Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrin operasyonunda da bir kez daha kararlılık mesajı vererek “Oradaki mücadeleyi, kararlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Teröristlere yaptıklarını misliyle ödeteceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika turunun Senegal ayağında medya yöneticilerinin gündemdeki konularla ilgili sorularını cevaplandırdı.
28 Şubat döneminde kumpaslarının mağduru olan insanların özgürlüklerine kavuşmaları veya iade-i itibarlarının sağlanması için yeniden yargılama gibi bir süreç başlayacak mı?
Bu konu ile ilgili Adalet Bakanlığının yaptığı bir çalışma var. Ama bu ne zaman neticelenir, bu tabii ki yargı meselesi. Bunu şu an benim söylemem mümkün değil. Ama biz arkadaşlarımıza, ‘Bu konuda adaletin tecellisi için bir yasal çalışma yapın’ dedik. Şu anda Adalet Bakanlığında böyle bir çalışmayı arkadaşlarımız yürütüyorlar.
ABD’nin Ankara maslahatgüzarı ‘YPG’yi Menbiç’ten çekeceğiz, YPG’yi müttefik olarak görmüyoruz, verdiğimiz sözlere bağlıyız’ diyor. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?
ABD’liler, ta Obama döneminden beri bizlere, Menbiç’te kalmayacaklarını, oraya girmiş olanları çıkaracaklarını, Fırat’ın doğusuna çekeceklerini söylüyorlar. Trump ve ekibi de aynı şeyi söylüyor. Ama sözler henüz fiiliyata yansımış değil. Rex Tillerson geldiğinde, ‘Çıkaralım onları. Menbiç’in yarısında güvenlik sizde, yarısında bizde olsun’ dedi. Cevaben, ‘Ne sizde olsun güvenlik, ne de bizde! Menbiç oranın gerçek sakinlerinin olmalı’ dedim. ABD’lilerin kastettikleri, kentin asli sakini olan Arapların yerlerine yerleşmelerini sağlama amacıyla, Menbiç’in güvenliğini beraberce sağlamak ise bu elbette yapılabilir. Dediğim gibi biz, sözlerin fiiliyata yansıdığını görmek istiyoruz.
Putin ‘Erdoğan sayesinde Doğu Guta’daki siviller tahliye edilebildi’ dedi. Bu, Doğu Guta, İdlib veya başka noktalarda sivillerin tahliyesi için beraber çalışılmaya devam edilecek anlamına gelir mi?
Doğu Guta ve İdlib ile ilgili Sayın Putin’i aradım. ‘Tahliye edilenleri biz alalım ülkemizdeki hastanelerimizde bunların tedavilerini yaptıralım’ dedim. O da buna olumlu bir yaklaşım gösterdi. Ama bu isteğimizle ilgili maalesef bir mesafe katedilemedi. Çocukların ve kadınların tahliye edilerek Şam’a gönderildiklerine dair haberler var. Ama Şam’a gönderilmiş olmaları, ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir.
Afrin’de olumlu yaklaşıp sessiz kalan Rusya, İdlib’de bizi rahatsız edecek bir teklifle karşımıza gelebilir mi?
Afrin olayında Rusya’yla bir sıkıntımız yok. İdlib’te gözlem noktaları oluşturma sürecimiz de devam ediyor. Şu ana kadar 8 gözlem noktası oluşturduk. Soçi’deki üçlü zirvenin benzerini İstanbul’da yapacağız. Bu ve benzeri konuları orada da değerlendirme imkânımız olacaktır.
S-400 alımı nedeniyle ABD’den yaptırım risk var mı? Böyle bir risk olursa Türkiye silah sistemlerini alma kararını gözden geçirir mi?
Bizden söz bir kere çıkar iş biter. Ruslarla o konuda anlaşmış olduğumuz için o iş artık bitmiştir. S-300 alan Yunanistan’a yaptırım mı uygulandı? Kaldı ki ülkemizin güvenliği ile ilgili meselelerde kimden ne alacağımızı başkalarına soracak değiliz.
AKDENİZ'DE SONDAJ BERABER YAPILMALI
Macron’la olan telefon görüşmenizde Kıbrıs konusu da gündeme gelmiş. Konuyu hangi çerçevede konuştuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?
Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda bizim daha yumuşak davranmamızı istiyor. Ben de kendisine bizim uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs’ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Bu noktada birilerinin tek taraflı hareket etmesini kabul edemeyiz. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs’ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı.
Sondaj konusunda bir ‘de facto’ durum oluşturmaya çalışıyorlar. Tartışmaların sürdüğü bu süreçte Türkiye de bir sondaj gemisini envanterine kattı. Yakın vadede Türkiye’nin bir arama çalışması söz konusu olabilir mi?
Tabii ki olabilir, bu gemi bunun için alındı. Geminin alınması birinci derecede Rum kesimini rahatsız etti. O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC’nin ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklarından haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz elbette mümkün değildir.
Türkiye’de FETÖ ile mücadele Afrin meselesinden sonra sekteye mi uğradı? Yürüyor mu? Yine 39 asker tutuklandı. Muhalefet bir yandan 2019’da mağdur siyaseti yapmaya hazırlanıyor. Bunların kökü ne zaman kazınacak?
Bu öyle süre verilebilecek bir konu değil. Mücadele devam ediyor. Yargılama neticesinde verilmeye başlamış cezalar var. Müebbete mahkûm olanlar var, bakıyorsunuz, 20, 30, 15 yıl mahkûm olanlar var. Süre veremeyiz ama yapmamız gereken, mücadeleyi kararlı biçimde sürdürmektir. Kovalamaya devam edeceğiz.
"AFRİKA'DA VARLIĞIMIZI GÜÇLENDİRECEĞİZ"
Erdoğan ve Keita daha sonra baş başa görüştü, ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan terörle mücadeleye vurgu yaparak şunları söyledi:
Terörün dini, dili, etnik aidiyeti ve kimliği yoktur. Her kim eli kanlı çeteleri, belli bir din ya da etnik kimlikle özdeş hale getiriyorsa o, teröristin ekmeğine yağ sürüyor demektir. Batı'nın terör karşısındaki vurdumduymazlığını bütün dünya izliyor.
Suriye’de son aldığım haberle de 2.348 teröristi etkisiz hale getirdik. Bütün teröristleri bölgeden temizleyene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Asla durmak yok, yola devam edeceğiz.
İnşallah Afrika kıtasındaki varlığımızı daha da güçlendireceğiz.
(Metrobüs önerisi): Burada toplu taşıma yok. 'Peki burada metrobüs sistemine girmeye nasıl bakarsınız?' dedim. 'Ben bunu İstanbul'da gördüm, çok beğendim' dediler. Hemen biz Türkiye'deki firmalarımızla telefonlaşarak irtibatlarımızı kurduk. Önümüzdeki hafta buraya gelerek kendileriyle görüşecekler,
Şahsıma devlet nişanı takdim etmeleri beni çok onurlandırdı. Bunu milletim adına kabul ettim.
O BİZİM LİDERİMİZ
Mali Cumhurbaşkanı Keita de, "Erdoğan'ın, İslam ülkelerinin kalkınmasına ve refahının artırılmasına büyük önem verdiğini biliyoruz. İslam dünyasında kendi sesini duyuracak bir lidere ihtiyaç vardı. Bu ses artık duyuluyor. Biz de kendisinin yanındayız" dedi.
KÂR DEĞİL FAİZ SÖMÜRÜSÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kredi faizlerinin yüksekliği konusunda sık sık uyarılar yapıyorsunuz. Kredi faizlerinin düşmesi için bankaları yönlendirici adım atılması söz konusu mu? Neler yapılabilir? sorusu üzerine, “Faiz meselesinde devlet bankaları ve danışmanlarımla bir çalışma yaptık. O çalışmanın ardından Sayın Başbakan da bir çalışma yaptı ve arkadaşlarımıza bir süre verdi. Onlar bir çalışma yapacaklar. Akabinde de benim başkanlığımda bu konuyu müzakere etmek üzere tekrar bir araya geleceğiz” dedi. Erdoğan, “Yüksek faiz uygulaması ile ülkemizde yatırımı teşvik edemeyiz, yatırımı teşvik edemediğimiz zaman da istihdamı artıramayız. En büyük sıkıntı burada geliyor. Bakıyorsunuz bir banka 2,7 milyar kâr ettiklerinden söz ediyor. Öbürü şu kadar kâr ettim diyor. Hâlbuki kâr dedikleri, faiz sayesinde yaptıkları sömürüden ibaret. Hiçbirisi ‘Biz yatırımcıyı teşvik edelim de sürümden kazanalım’ derdinde değil. Bu ülkede yatırıma destekte elimizdeki bu imkânları onlarla paylaşmak suretiyle ülkenin kalkınmasına yardımcı olalım diye de bir dertleri yok. Bu finans sektörü böyle bir sektör” diye konuştu.