Kızılay-Batıkent arası metro ile tam 25 dakika... Bu hatta metroyu kullanıyorum bir yıldır her gün... Sabah ve akşam saatlerinde 25 dakika geçiriyorum. metroyu beklerken o raylara düşmeye korkuyor insan... Kenar platformdan inip, orta platformdan da binilmesi gerekiyor normalde. Bu şekilde, inen ve binenlerin birbirini rahatsız etmesi önlenmiş oluyor Kızılay'da... Tam tersini yapanlar da yok değil. Maalesef egoist insanlar topluluğu olduğumuzu görüyorum çoğu kez. Kimse kendinden başkasını düşünmüyor ne yazık ki... Metronun artılarını sıralamak istiyorum. Trafiğe takılmadan gidebiliyor ve nereye kaç dakikada gideceğini tam olarak biliyorsun. Akşam da olsa aydınlık olduğu için rahatlıkla kitap okuyabiliyorsun. Havalandırması ve ısınması iyi olduğu için rahat bir yolculuk yapabiliyorsun.
KİM, NEREDE İNECEK?
Velev ki, çok kalabalık bir saate denk geldiniz ve ayakta seyahat etmek zorunda kaldınız, ayakta dururken, oturanları göz hapsine alıyorsunuz ve hangi durakta ineceklerine dair varsayımlarda bulunuyorsunuz. Keşke arkalarında ışıklı bir pano olsa koltukların da, kim nerede inecekse orada ineceği durak yazsa diye fikirler geliştirdim kendimce. Taaa Batıkent’e kadar yolculuklarını sürdüreceklerin önünde dikilerek kalkacaklarına dair umut beslemeyiz bu şekilde olsa, değil mi ama?
Bir de uyuyanlar var ki sormayın. Ben de bazen gözlerimin kapanmasına engel olamıyorum. Uyuyan insanları izlemek ise farklı bir deneyim. Kafası yanındakinin omzuna düşenler, her durakta sıçrayıp gözünü açanlar, benim gibi "Biraz kestirsem de, aman dimdik durmalı kimseyi rahatsız etmemeliyim " diye düşünenler.
CAMDAKİ YANSIMADAN KENDİNİ İZLEMECE...
Çok çeşitli, renkli bir yolcu profili gözlemliyorum. Eğlenceli öğrenciler, gençler; sesli konuşmaları ve kahkahaları ile insanların eleştirel bakışlarına maruz kalsalar da seviyorum onların neşesini. Kendi gençliğime, üniversite yıllarıma gidiyorum. Her şeye gülerdik, çok komik bir şey olması da gerekmezdi öyle. İnsanlar büyüdükçe ne kadar az gülüyor ve gülenlere de kızgın kızgın bakıyorlar. Fark ettiniz mi? Metro, genelde Ankara'da yer altından gidiyor ama yer üstüne çıktığı yerler de oluyor. Karanlık camları ayna görevi görüyor. Ayakta beklerken yansımanızı izliyorsunuz. Bazen de aklıma Amerikan filmleri geliyor. Metroda geçen aksiyon filmleri. Metro istasyonunda, vagonlara giriş kapılarını belirten 3 tane ok işareti çizilmiş. Makinist nasıl denk getiriyor bilmem ama tam o okların önünde kapılar açılıyor. Özellikle akşam saatlerinde metronun hangi platforma gireceği belli olmuyor. Işıklı panolardan kaç dakika sonra geleceği, hangi platforma gireceğini takip etmelisiniz.
AYAKTA KİTAP OKUYANLAR
Siz de yanınızda veya karşınızdakinin hangi kitabı okuduğunu merak eder misiniz?
Ben çok merak ederim. Ne olacaksa öğrendiğimde... Çok okuyan var metroda, bu da sevindirici. Ayakta bile okuyanları görüyorum. Bir de cep telefonu ile oyun oynayanlar var tabi ki. Sabah-akşam fark etmiyor metroya binince ya kitabımı ya da gazetemi açıyorum, ineceğim durağa kadar kafamı pek de kaldırmadan okuyorum. Ama bu sabah gazeteme gömülmüşken kafamı şöyle bir kaldırmamla, hasta ve yaşlılara ayrılmış beyaz koltukların önünde ayakta bekleyen, ağzında maske, elinde ağır bir bavul olan yaşlı bir kadınla göz göze geldim. O beyaz koltukta ise genç bir kız oturuyor ve kitap okuyordu. Hemen kalkıp yerime oturabileceğini söyledim. Minnetle oturdu yaşlı kadın hemen. O anda kendime kızdım, "gömülmemeliyim bir daha kitabıma ve arada çevreme bakmalıyım" diye düşündüm. İhtiyacı olanlara yer verme kültürümüz vardır bizim. Çok geçmişte kalmış ne yazık ki. Gençler hiç umursamıyorlar ihtiyacı olanları. Çocuğunu yanındaki koltuğa oturtan kadınlar çok normalmiş gibi duruyorlar. Kucağıma alayım veya ayakta dursun da başkası otursun diye düşünmüyorlar.
SÖZ DİNLEMEYEN ÇOCUKLAR
Hele de çocuklarına söz geçiremeyen aileleri görünce hem kızıyor hem de üzülüyorum. Geçende, anne babası yanında olmasına rağmen bir çocuk, ağzındaki sakızı çıkarıp uzatarak.
Bu elimizle tutunduğumuz metal direklere doluyordu sakızı ve anne baba "yapma etme" demiyordu. Ben zor tuttum kendimi, başka yanlara bakmaya çalıştım. Uyarsam kavga edecek tiplerdi çünkü. Bugün gazetede yazan bir haberden öğrendiğime göre; Bir yılda Ankara Metrosu ve Ankaray’ın taşıdığı yolcu sayısı 100 milyonmuş.