ERKEK GİBİYDİM
ANKARA / Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Bale Bölümü öğrencisiyim. Üçüncü sınıfa geçtim. Baleye üç yaşında başladım. Dokuz yıldır da profesyonel olarak yapıyorum. Ailemde sanatçı yok. Annem ve babam bankacı. İki abim var. Küçükken çok yaramazdım. Onlarla oynardım. Erkek çocuk gibi hareketliydim. Vücudumun her yerinde yara izleri vardı. Annem bu yüzden beni baleye gönderdi. Biraz daha kız çocuğu gibi davranayım diye.
ANKARA AŞIĞIYIM
Şu an Ankara’da yaşıyorum. Okulum devam ediyor. Okulu Ankara’da bitirmek istiyorum. Öğretmenlerimi çok benimsedim. Bize anne baba gibi yaklaşıyorlar. O yüzden annemi babamı bırakıp şimdi İstanbul’a gidemem. Ben Ankara’ya aşığım. Ankara dışında olursa imkansız diye düşünüyordum ama yarışma için İstanbul’da 40 gün yaşayınca neden olmasın diye düşündüm” diyen Pusat, okulu bitirdikten sonra İstanbul’a yerleşeceğini söylüyor.
BALE ÇOK NANKÖR
Yarışma nedeniyle bir süre bale yapamadım. Derslere katılamadım. Bale çok nankör. ‘Bir gün yapmazsan kendin anlarsın, iki gün yapmazsan hocan anlar, üçüncü gün yapmazsan seyirci anlar’ diye bir laf vardır. Bale yapmadığında vücudunun şekli, hayat tarzın bile değişiyor. Balenin yarışmada bana katkısı büyük oldu. Balenin verdiği bir zarafet var. Şov ve koreografilerde zorlanmadım. Yarışmacılar arasında salon dansı yapanlar vardı ama benim gibi profesyonel birisi yoktu.
ZORLA STÜDYOYA SOKUP FOTOĞRAFLARIMI ÇIKTİLER
Yarışmaya katılmak gibi bir düşüncem hiç olmamıştı. Arkadaşlarımın tavsiyesi ile katıldım. Onlar her zaman çok güzel olduğumu söyler. Tabi en yakın arkadaşın sana güzel bakıyor. Beni zorla stüdyoya soktular, fotoğraflarımı çektiler. Yarışmaya gönderdiler. Ben bu aşamada da hiç ilgilenmemiştim ama finale kaldığımı öğrenince çok şaşırdım. Başta hiç umurumda değildi ama iyi ki yapmışlar.
20 GÜNLÜK KAMP DÖNEMİ
Kamp dönemi 20 gün sürdü. Hazırlık aşaması zorlu oldu. Sürekli reklam ve fotoğraf çekimleri yapıldı. Yemeklerde porsiyonlar azaldı. Yağsız, şekersiz şeyler yemeye başladık. Zor ama çok iyi bir kamp dönemi geçirdik. Finale kaldıktan sonra dereceye gireceğimi düşünmemiştim. Yarışmada dördüncü olan Gizem Koçak’ı gördüğümde ‘Bu kızın burada ne işi var onun varsa benim ne işim var’ dedim. Dereceye girmek benim için çok sürpriz oldu. Dereceye girdiğimi öğrendiğimde ne hissettiğimi yada orada ne olduğunu hatırlamıyorum. Annemler podyumun yayındaydı. Onlara baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Balede sahne tecrübesi yaşıyoruz ama bu bambaşka bir heyecandı.
SAHNEDE OLMAK İSTİYORUM
Bu yılın sonunda Miss Earth’e gidiyorum. Avustralya yada Filipinler’de gerçekleşecek. En kısa dönemdeki planım Miss Earth’te Türkiye’yi en iyi şekilde temsil edebilmek. Ama uzun vadede bir şekilde sahnede olmak istiyorum. Alkış çok ayrı bir şey. Kendimi ifade edebilmem için sanatla ilgili bir şey yapmak istiyorum. Model yada manken olacağım diye bir şey yok. Hangisini en iyi yapabileceksem onu yapmak istiyorum.
Şu an tanınmış bir yüzüm. Bunu geliştirip farkındalık yaratmak istiyorum. Türkiye’yi temsil etmek güzel ama ben sosyal sorumluluk anlamında faaliyetler yapmak istiyorum. İşsizlik, çocuk istismarı, çocuk gelinler, kadına şiddet gibi konularda projeler yapıp insanların dikkatini buralara çekmeye çalışacağım. Bize düşen en büyük görev bence sosyal sorumluluk. Benim için çocuklar çok önemli. Ben aynı zamanda bale öğretmeniyim. İnsanlar, çocuklarını size emanet ediyor ve sabahtan akşama kadar onlarla birlikte oluyorsunuz. Çocukların iyi bir şekilde eğitilmesi için çalışmalar yapmayı planlıyorum.ANKARA /