Geçmişte muhabirlik yaptınız, şimdilerde talk show sunuyorsunuz, beş tane şiir kitabınız var ve 10 yılı aşkın süredir de radyo programı yapıyorsunuz. Ceyhun Yılmaz daha çok hangi sıfatla anılmak ister?
Ben bir komedyenim. Bunu ifade etmiyorum icra ediyorum. Bu tartışmasız bir gerçek. Komik olup olmadığım tartışılır, ama komedyen olduğum tartışılmaz. 13 yıldır insanları güldürmeye çalışıyorum. Şair olarak da anılmak isterim, fakat şair miyim bilmiyorum. Halkın ilgisi, edebiyat tarihçileri karar verir buna. 50 yıl sonra benim şiirlerim hala okunur mu bilmiyorum.
Şairler genellikle çapkın olur. Sizde öyle misiniz?
Açıkça söylüyorum ben bir çapkınım. Hem de oldukça usta bir çapkınım. Çapkın kelimesinin anlamının idrak etmemiş çok büyük bir kalabalığa rağmen ben bunu söyleyebiliyorum. Çapkın namusludur ve beyefendidir. Çapkının ağzı sıkıdır, kimse ağzından ne yaptığını duyamaz. Çapkınlığın birinci kuralı da yakalanmamaktır. Benim bir hanımla gezerken tek bir fotoğrafımı göremezsiniz. Duyarsanız ya da görürseniz benim adım çapkın olmaz.
Türkiye’de popülerliğin yolu bir hanımla aynı karede yer almaktan geçiyor çoğu zaman?
Popüler olmanın yolu bir bardan sarışınla çıkmaksa ben popüler değilim ve beni bu fotoğrafta hiç göremeyecekler. Bu benim güzel kızlarla görüşmediğim için değil, görünmediğim içindir. Ben anlattıklarımla gündemde olmak istiyorum. Kiminle öpüştüğümün kimsenin umurunda olacağını sanmıyorum.
Şiir yazarken aşık olduğunuz kişiden mi ilham alırsınız yoksa farklı etkenler mi var?
İstersen önce aşk nedir bunu tartışalım. Bana göre aşk herkese bir kere uğrayan, elle tutulmayan gözle görülmeyen ve uğradığı kişide kalamayan bir ruh hali. Bir histeri krizi… Uğruna şiir yazılan şey aşk değil, sevgidir. Ben pek aşık olan biri değilim. Şiiri bir kişiye yazarsam, o şiir olmaz zaten. Giderim o kişiye söylerim, o söz onun olur. Şair anlatıcıdır ve bir adım öncesinde anlayıcıdır. Benim anlayıp anlatma sanatıma şahit oluyor insanlar. Bir insanın düşsel zekasının iyi olduğunu anlaması ve mısralara dökmesi için sadece bir kadına ve aşka ihtiyacı yoktur.
LÖSEV’E YARDIMI ANLATIYORUM
Sizi LÖSEV başta olmak üzere birçok sivil yardım kuruluşunun etkinliklerinde sıkça görüyoruz. Neler söylemek istersiniz?
Büyük bir şey yaptığımızı düşünmüyorum. Bu iyilik de değil bence. Herkesin normali bu olmalı. Vaktimizin ve kazancımızın bir kısmını burada insanlarla paylaşmalıyız. Her hafta bir ünlü bu tarz projelere katılmalı. LÖSEV kimseden beş kuruş para talep etmeden lösemili hastalara hizmet veren bir kuruluş. Şu anda LÖSEV’in ambulansları sağlık bakanlığı tarafından eski diye trafiğe çıkartılmıyor. Zaten topu topuna iki tane ambulansı var.
Bu konuya medyanın ve ünlülerin yeterince değindiğini düşünüyor musunuz?
Ben de her türlü kitle iletişim araçlarında bunu duyuruyorum ve duyurmaya devam edeceğim. İnsanlarda sıkılmıyor bundan. Bizi milyonlarca insan takip ediyor. Televizyon kanalları, insanların bundan sıkıldıklarını düşünüyorlar ve bu konuyla ilgili duyuruları sabaha karşı yayınlıyorlar. Bu çok yanlış. Hafta içi beş gün radyo programımda LÖSEV’e nasıl yardım edeceklerini anlatıyorum. Ben çıkardığım şiir kitaplarından elde edilen geliri çeşitli yardım kuruluşlarına aktardım. Halkta buna seyirci kalmadı ve ilk şiir kitabım Türkiye’de hala en çok satılan şiir kitabı. Ünlüler de buna seyirci kalmamalı.