ANKARA Cumhuriyet Savcısı Sadık Bayındır, çeteye yönelik soruşturmasını tamamlayarak iddianamesini hazırladı. Aralarında çete lideri olduğu iddia edilen Kırgızistan asıllı Türk vatandaşı Limon Yarkın ve 4 otel işletmecisinin de bulunduğu 16 kişi hakkında dava açıldı. 9’u tutuklu sanıklar hakkında, fuhuş maksatlı insan ticareti yapmak, örgüt faaliyeti kapsamında, cebir ve şiddet kullanarak fuhuş yaptırmak suçlamasıyla, 17 yıldan 100 yıla kadar varan hapis cezaları istendi.
Operasyon 14 ay sürdü
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği iddianame ve eklerinde fuhuş çetesine yapılan operasyonun ayrıntıları yer aldı. Çetenin elinden kaçan Kırgızistan vatandaşı C.J.’nin polise başvurmasıyla 14 ay sürecek takip başladı. Teknik takip sonucu, yurtdışından getirilen kadınların, 4 otel ve 10 evde zorla tutulduğu ve şiddet uygulanarak fuhuş yaptırıldığı belirlendi. Basılan oteller ve evlerde tutulan yabancı uyruklu 18 kadın kurtarıldı. Kadınlar ifadelerinde, aracıların, kendilerini, Türkiye’de çikolata fabrikasında, ayda 3 bin lira maaşla çalışmak üzere Ankara’ya getirdiklerini anlattılar.
Polis, mağdur kadınların beyanlarını desteklemek için otel ve evlerde bulunan erkek müşterilerin, “Bilgi sahibi” sıfatıyla ifadelerine başvurdu. Savcı Bayraktar bu ifadelerin özetini iddianamesine koydu.
Pasaporta para ödeyen müşteri
Tanık Ü.K.: “Telefonla Limon Yarkın’dan kadın istedim. Otele yönlendirdi. Odama Sanobar isimli kadın geldi. Kendisinin otelde zorla tutulduğunu, kimseyle görüştürülmediğini belirterek yardım istedi. İlişkiye girmeden otelden ayrıldım. Yaklaşık on gün sonra yine aynı otele gidip odama Sanobar’ı çağırdım. Yine benden yardım istedi. Ben de kadını alıp Beypazarı’nda bulunan işyerime götürdüm, burada kalmaya başladı. Sanobar’a fuhuş yaptıran Limon Yarkın’dan Sanobar’ın pasaportunu alabilmek için para ödedim.”
Korumayla vize gezisi
Mağdur Z.A.: “Fabrikada çalışmak için 5 ay önce geldim. Bir eve götürdüler. Kısa etek giydirdiler. ‘Erkeklerle birlikte olacaksın’ dediler. Kabul etmeyince, dövüp, pasaportumu aldılar. ‘10 bin dolar borcun var’ dediler. Başka kızlar da vardı. Vizemiz bittiğinde yanımızda bir kişi oluyordu, pasaport ve biletimiz ona veriliyordu. Kaçmayalım diye bize yemek parası bile vermiyorlardı.”