Çevre Koruma Kurulu’nun, bölgede çarpık yapılaşmayı engellemek ve gölü temiz tutmak adına Gölbaşı’nda imarı durdurduğunu ve yeni bir imar planı düzenlediğini ifade eden Dökmeci, “Bu, beklenenden ve uluslararası standartlardan çok uzun sürdü. Dolayısıyla Gölbaşı tarafında hiçbir yapılaşma olmadı” diye konuştu.
Samsun Yolu’nda ise çirkin bir gecekondulaşmanın hakim olduğunu belirten Dökmeci, şunları söyledi: “Orta sınıf konut, o bölgeye gitmek istemedi. Samsun Yolu da durdu. Şehir hızlı bir şekilde Eskişehir Yolu’na doğru büyüdü. Geldiğimiz noktada 60. kilometreye kadar Eskişehir Yolu’nda alan kalmadı. Devlet daireleri, AVM’ler, kamu kuruluşları, çeşitli konut projeleri bölgeyi doldurdu. Artık insanlar da alternatif bölgelerin arayışına girdiler. Gölbaşı’na yönelik üniversite projeleri, hastaneler, golf merkezleri ve Ankaralının villa hayatını daha fazla sevmesiyle beraber Gölbaşı’nın potansiyeli de arttı.
Seçim döneminde problem kalmadı
Seçim öncesinde eskiden piyasa durur, çarklar dönmez olur, belirsizlikler yaşanırdı. Bu sene bunlar yaşanmıyor. Çünkü, kamuoyunda eski meclise yakın bir meclis dağılımı olacağı izlenimi hakim. Bu, belirsizlik ortamını ortadan kaldırıyor ve yapılacak yatırımlarda da sıkıntı olmuyor.
Sektörel anlamda orta sınıfa yönelik yapılan arz, doyma noktasına geldi. Bundan sonra projelerin daha az arzın olduğu lüks kısma doğru gelişeceğini düşünüyorum. Ucuz konut hiç ölmeyecek, hep devam edecek. Fakat ucuz konutta inşaat şirketlerinin kar marjı düşük olduğu ve risk teşkil ettiği için, binlerce konuttan oluşan projeler üretmekte çok da gönüllü olunmayacağını düşünüyorum.
Ankara’yı İstanbul’la kıyaslamamız mümkün değil. İstanbul’da her segmentten, çok çeşitli gelir seviyelerine sahip insan yaşıyor. Orada üretilebilecek her türlü projenin gelir dağılımı anlamında karşılığı var ama Ankara’daki yelpaze daha dar. Uygulanan vergilerin ve KDV oranlarının yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu direkt tüketiciye yansıyor. Vergiler biraz düşürülürse, döngü de daha hızlı olacaktır.
Oyun kartları tekrar dağıtıldı
TOKİ’nin ucuz ve orta konuta çok etkisi oldu. Sektörde oyun kartları tekrar dağıtıldı. Bu durum, bu işi yıllardır yapan, büyük projelerin altına imza atan kişiler tarafından eleştiriliyor. TOKİ’nin sektöre katkıları da oldu ama eleştirilen çok fazla yanı da var.
2001’lerde aylık konut kredisi faizleri yüzde beş civarındaydı. O dönemde istatistikler, konut satın almalarında yüzde 10’luk bir banka kredisine başvurulduğunu ortaya koyuyordu. Bugün gelinen noktada, yüzde 50 oranında bir konut kredisi kullanıldığı tespit edilmiş durumda. Son bir senedir de BDDK’nın yaptığı düzenlemeyle konut kredisi faizlerinde düşüş sona erdi. Ankara’da ucuz konutlarda bu çok hassas bir konu. Tüketicinin satın alma alışkanlığını direkt etkiliyor.”