Sağlık Bakanlığı ile Türk Nöroloji Derneği ‘inme’ konusunda birlikte çalışarak, geçen ay ‘İnme Klinik Protokolü’ yayımladı.
Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, konuyla ilgili Hürriyet Ankara’ya konuştu:
“İnme, beyin damar hastalıklarının ani olarak tıkanması veya kanaması ile ortaya çıkan ve çok hızlı tedavi gerektiren bir durum. Kanlanması bozulan beyin alanında hızla fonksiyon kaybı olur. İlk dört buçuk saat içinde tedavi edilmezse, kalıcı hasar oluşur. Beyin damar hastalıkları dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en fazla etkileyen ve ölüm nedeni olarak da ikinci sırada yer alan hastalık grubu. Dünyada bir yılda 17 milyon kişi inme geçiriyor ve 6 milyon kişi inme nedeniyle hayatını kaybediyor. Yani yeni raporlara göre her iki saniyede bir kişi inme geçiriyor. Ne yazık ki Türkiye’de de durum farklı değil. İnme geçiren hastaların üçte biri başka birine bağımlı olarak yaşamını sürdürüyor. Son açıklanan TUİK raporlarına göre Türkiye’de beyin damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybeden kişilerin sayısı 2016 yılında yaklaşık kırk bine ulaştı.
İNMENİN NEDENLERİ
İnme her yaşta olabilir ancak her yaş için inmeye neden olan faktörler farklılık gösterir. İnme sıklığı 65 yaşta daha belirgin olmak üzere yaşın ilerlemesi ile her on yılda belirgin bir artış gösteriyor. Daha genç yaşlarda kalp kapak hastalıkları, pıhtılaşmaya yatkınlık oluşturan bazı kan hastalıkları, genel olarak damarları etkileyen romatolojik hastalıklar, vaskülitler, kadınlarda hormon kullanımı, gebelik ve doğum, alkol ve uyuşturucu ilaç kullanımları, erken yaşta ortaya çıkan diyabet ve böbrek hastalıkları ve diğer sistemleri etkileyen hastalıkların yanı sıra sigara, fiziksel aktivite yetersizliği, kan yağlarında yükseklikler, sağlıksız beslenme ve obezite inme hastalığının başlıca nedenleri olarak karşımıza çıkıyor.”
HİPERTANSİYON İLK SIRADA
“Yaşlı hastalarda ise hipertansiyon birinci sırada risk faktörü. Son yapılan ve dünya genelinde toplumları kapsayan çalışmalarda, sağlıksız beslenme (yetersiz sebze meyve tüketimi, aşırı tuz tüketimi ve yağdan zengin gıda tüketimi) ikinci sırada risk fakatörü olarak belirlendi. Sigara ve çevresel faktörler de önemli sırada yer alıyor. Bütün bu değiştirilebilir risk faktörlerinin önlenmesi ile inme yükünün yüzde 90 oranında önlenebileceğini söyleyebiliriz. İnme 65 yaş öncesi erkek hastalarda daha yaygın iken 65 yaş üstünde kadın hastalarımızda daha yüksek oranda ortaya çıkıyor. En sık görülen inme belirtileri konuşmada ani bozulma, tek taraflı kol veya bacakta kuvvet kaybı ya da his kaybı, yüzde asimetri gelişmesidir. (yüz felcine benzeyebilir ancak sadece ağız çevresini etkiler)
Daha seyrek olarak, ani denge kaybı, baş dönmesi, görme kaybı veya çift görme gelişebilir. Çok daha ağır durumlarda ise ani bilinç kaybı ile de ortaya çıkabilir. Yakınınız yada arkadaşınızın aniden konuşması bozulursa, bir tarafındaki kol veya bacağında güçsüzlük, uyuşukluk fark ederseniz, yüzünde özellikle de ağız köşesinde şekil değişikliği, düşme olursa hastanın inme geçiriyor olabileceği düşünülmeli ve en hızlı şekilde nöroloji uzmanının çalıştığı bir hastaneye götürülmesi, imkan varsa ambulans çağırarak hastaneye ulaşma süresini kısaltmak gerekir.”