Ünlü terapist, girdiği terapi seanslarında kadınların çocukluk yıllarına indiğini ve birçok kadının çocukluk dönemlerinde anneleriyle çatıştığını söyledi. Kızların çocukluk döneminde ve ileriki yaşlarda ruh sağlığının yerinde, kendine güvenen ve başarılı bireyler olabilmesi için ailesiyle iyi ilişki içinde olması gerektiğini aktaran Öz, “Toplumda uyuşturucu kullanımı gibi çok kötü alışkanlıklar giderek artmaya başladı. Bu gibi sorunların başlıca nedeni iletişimsizlik ve bireyin kendini yalnız hissetmesi” dedi.
İlk çatışma
Kızların beş yaşında ve ergenlik döneminde anneleriyle çatışma içine girdiğini söyleyen İlkim Öz, bu sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini ifade etti. Öz, konuyla ilgili şöyle konuştu; “Beş yaş kız çocukların, babalarına aşık olduğu ve anneleri rakip olarak gördüğü yaş. Anneler genelde ‘Kızımla iyiydik ama şimdi kötü olduk’ gibi şikayetlerle geliyorlar. Bu dönemin gelişim dönemi olduğunu bilmeleri gerekiyor. Kızların babalarına aşık olmaları anormal bir durum değil. Dışa dönük çocuklar bunu sık sık dile getirirken, biraz daha içine kapanık olan çocuklar ise anne ve babanın arasına girmeye çalışıyor. Bu durumda hoşgörülü olmaları, çocuğu terslememeleri gerekiyor. Çocuğun ailedeki rolünün iyi öğretilmesi gerekiyor. İnat ve çatışmanın olmaması lazım. Annesi tarafından onaylanmayan çocuklarda özgüven eksikliği gibi sorunlar ortaya çıkıyor.”
Fırtınalı dönem
Ergenlİk döneminde anne ve kızların birbirlerinden çok şikayetçi olduğunu anlatan terapist, annelerin 13-16 yaş arasındaki kız çocukların saçından, kıyafetinden, arkadaşlarından, kısacası her şeyinden şikayet ettiğini dile getirdi. Bu dönemde anne ve kız arasındaki ikinci ciddi kopuşun olduğunu söyleyen Öz, “Bu dönem çok fırtınalı.
İlk flörtler, eve geç gelmeler, siyah giyinme modası, odanın dağınık olması gibi. Anne bunların olmasını istemiyor ve çocuğu için endişeleniyor” dedi. Kızların annelerini örnek alması gerektiğinin altını çizen İlkim Öz, iş hayatına kendini kaptıran kadınların çocuklarıyla iletişim kopukluğu yaşadığını belirtti. Bu süreçte kızın anneye duyduğu öfkenin biriktiğini ve bunun da lezbiyenlik gibi olumsuz sonuçlara yol açtığını söyledi.
Babalarıyla görüştürmüyorlar
Terapİst Öz, “Çalışan kadının feminenlikten çıkıp maskülen olmaya başlaması çocuklarla sorunlar ortaya çıkarıyor. Bu durum çocuğun annesinin cinsel kimliğini almasına engel oluyor ve çocuk erkekleşiyor.” Kitapta boşanmalarla ilgili bir bölümün de olduğunu anlatan Öz, bazı boşanan annelerin kızlarını bir daha hiç babalarıyla görüştürmediğini belirtti. “Mesela çocuk üç yaşından sonra babasını hiç görmemiş. Anne sürekli babayı kötülüyor. Kız çocuk da babaya hayran olduğu için anneye düşman oluyor. Onunla özdeşleşemiyor” diyen terapist, annelerin bunları bilmeden yaptığını ancak bu durumun çocukların gelişimini olumsuz etkilediğini aktardı. Anne kız ilişkisinin çok özel bir ilişki olduğunu söyleyen İlkim Öz, “Anne ve kız eğer sağlıklı iletişim kurarlarsa birbirlerinin en yakın arkadaşları oluyorlar” dedi.
İletişim kurmayı bilmiyoruz
Türkİye’de maalesef anne ve kızlar arasında iletişimsizliğin daha fazla olduğunu söyleyen terapist, bunun nedenini ise iletişim kurmayı bilmemek olarak yorumladı. Sadece konuşmanın iletişim kurmak olmadığını ifade eden Öz, “İletişim kurarken önemli olan karşıdakini dinlemektir. Anneler sürekli konuşuyor. Çocuklar bunları nasihat olarak algılıyor. Onunla iletişim kurabilmek için yemeğe gitmek veya oyun parkında eğlenmek gibi aktivitelerde bulunmak gerekir” dedi. İlkim Öz’ün Merve isminde üniversite öğrencisi bir de kızı var. Grafik tasarım öğrencisi Merve’yle anne kız ilişkisinin dışında yakın birer arkadaş olduğunu söyleyen terapist, Anneler ve Kızları kitabının kapağını da Merve’nin tasarladığını ifade etti.