Türkiye’de yılda yaklaşık 400 bin kişi, kalp ve damar hastalıklarından yaşamını yitiriyor. Ülkemizdeki kalp damar hastalıklarından ölüm oranlarına bakıldığı zaman erkekler 2., kadınlar ise 1. sırada yer alıyor. Halihazırda 3,5 milyon insanın kalp ve damar hastası olduğu bilinen ülkemizde, 2035 yılında bu sayının 5,4 milyona yükseleceği öngörülüyor. 50 yaş altında kalp krizinden ölüm sıklığıyla ülkemiz, Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında 1. sırada yer alıyor. Kalp krizi geçirme oranlarına bakıldığında ise kalp krizi geçiren her 5 kişiden 1’nin 50 yaş altında olduğu saptandı. “Geçtiğimiz 10 yılda, kalp ve damar hastalıklarına neyin neden olduğu ve bunları nasıl önleyeceğimiz hakkında çok şey öğrendik. Ancak tıbbi haberleri doğru kaynaklardan takip etmediğiniz sürece, kalp hastalığı veya kalp hastalığının risk faktörleri hakkında yanlış kanılara sahip olma ihtimaliniz yüksektir.” diyen Girişimsel Kardiyolog Prof. Dr. Ali Metin Esen, yaygın olarak kabul edilen 8 şehir efsanesinin gerçeklerini açıklıyor.
Efsane 1: Kalp hastalığınız varsa sakin olmalısınız.
Gerçek: Kalp hastalığı olan insanların büyük çoğunluğu için hareketsiz kalmak doğru olmayan bir fikirdir. Hareketsizlik, bacaklarda kan pıhtılaşmasına ve genel fiziksel durumda düşüşe neden olabilir. Fiziksel aktivite, kalp kasını güçlendirmeye yardımcı olur, beyne ve iç organlara kan akışını ve genel sağlığı iyileştirir. Ne yapabilirsiniz? Doktorunuza sizin için ne tür bir egzersizin doğru olacağını ve ne kadar yapmanız gerektiğini sorun. Çoğu insan yürüyebilir ve herhangi bir süre ve tempoda yürümek kalbiniz için iyidir.
Efsane 2: Kolesterol düşürücü bir ilaç kullanmanın hiçbir faydası olmadığı gibi ciddi yan etkiler yapmaktadır.
Gerçek: Kolesterol düşürücü ilaçların bilinen birtakım yan etkileri olduğu muhakkaktır. Ancak bu yan etkiler doza bağımlı ve tamamı ilacı kesince ortadan kaybolmaktadırlar. En fazla korkulan karaciğeri etkileme sıklıkları yüzde 0,5 ile 2 arasındadır. Kaldı ki bu etki ilacı bırakmayı çoğu zaman gerektirecek düzeyde olmamaktadır. Aksine kolesterol düşürücü ilaçların düzenli kullanılmaları halinde kalp damarlarında yağlanmayı önleyerek kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu olduğunu gösteren yüzlerce bilimsel kanıt mevcuttur.
Efsane 3: Artan yaşla birlikte daha yüksek tansiyona sahip olmak doğaldır.
Gerçek: Kan basıncı yaşla birlikte yükselme eğilimindedir. Ancak bu eğilim yüksek kan basıncı düzeylerinin tedavisiz bırakılabileceği anlamı taşımamaktadır. Yüksek kan basıncı ileri yaşlarda da daha genç yaşlardaki gibi tedavi edilmek zorundadır. Aksi takdirde kalp krizi, felç ve kalp yetersizliği riski söz konusu olmaktadır. Hangi yaşta olursanız olun kan basıncınızı kontrol ettirin. Kan basıncınız 140/90 milimetre civanın üzerindeyse, doktorunuza onu düşürmek için ne yapabileceğinizi sorun.
Efsane 4: Vitaminler ve takviyelerle kalp hastalığı riskinizi azaltabilirsiniz.
Gerçek: Antioksidanlar, vitamin E, C, D ve beta karoten içeren gıda takviyeleri ile yapılan klinik deneyler bu ürünlerin kalp hastalığından koruduğu veya kalp hastası olanlarda olumlu katkılar yaptığına dair etkileri doğrulayamamıştır. Amerikan Kalp Derneği, bu vitaminlerin kardiyovasküler hastalıkları önlemek veya tedavi etmek için kullanılmasını haklı gösterecek hiçbir bilimsel kanıt olmadığını belirtmiştir. Ne yapabilirsiniz? Vücut, vitaminleri ve mineralleri en iyi besinlerle elde ettiğinde hemen emer ve kullanır. İhtiyacınız olan vitamin ve mineralleri mağazadan satın alınan takviyeleri kullanarak değil, doğada bulunan besinlerden sağlayın. Doğalla savaşmayı bırakın.
Efsane 5: Yıllarca sigara içtiyseniz, kalp hastalığı riskinizi bırakarak azaltamazsınız.
Gerçek: Sigarayı bırakmanın faydaları, yaşınız, ne kadar süredir sigara içtiğiniz veya günde kaç tane sigara içtiğinizden bağımsız olarak, bıraktığınız anda başlar. Sigarayı bıraktıktan sadece bir yıl sonra kalp krizi riskiniz yüzde 50 azalır, 10 yıl içinde ise hiç sigara içmemiş gibi olursunuz.
Efsane 6: Alkol kalp damarları için koruyucudur.
Gerçek: Amerikan ve Avrupa kalp cemiyetleri, alkolün hiçbir türünü ve miktarını kalp damar hastalıklarından korunmada ve tedavisinde önermemektedir. Alkol ilaç değildir ve kalp sağlığı için olumlu ispatlanmış tatminkar bilimsel kanıtlar yoktur.
Efsane 7: Kalp damar hastalıklarının tedavisinde stent geçici, bypass cerrahisi kalıcı çözüm sağlamaktadır.
Gerçek: İlaç kaplı stent teknolojisindeki çığır açan gelişmeler ve bu teknolojinin her 4 yılda bir yenilenmesi, doku uyumu yüksek metallerin kullanımı, çok ince sarmallı stent platformları, kullanılan stent polimer teknolojisindeki gelişmeler bu durumu tamamen değiştirmiştir. Üstelik stent takılırken kullanılan yüksek damar içi görüntüleme teknikleri stentlerin optimal şekilde yerleştirilmesine olanak sağlamaktadır. Son yıllarda tıkanan stentlerin ilaç kaplı balonlar ile açma tekniklerinde devreye girmesi kalp damarlarında stent uygulamalarının kalp damar tıkanıklıklarının tedavisinde kalıcı tedavi seçeneği haline getirmiştir. Bypass cerrahisi yapıldıktan sonra artık tüm sorunun kalıcı olarak çözüldüğü iddiası da bilimsel verilerle bağdaşmamaktadır. 1. yıldan itibaren yapılan bypass damarları tıkanmaya başlamakta ve 10. yıla gelindiğinde özellikle “safen” adı verilen bacak toplar damarları kullanılarak yapılan by pass damarlarının en az yarısında tam veya ciddi tıkanmalar gelişmektedir. Üstelik tıkanan bypass damarlarını açmak içinde stentler kullanılmaktadır.
Efsane 8: Bir kez bypass olduktan veya stent takıldıktan sonra “Damarlar nasıl olsa yenilendi” diyerek ilaç kullanmayı bırakmak.
Bu düşünce son derece yanlıştır. Yapılan bypass damarlarının veya takılan stentlerin açık kalmasını sağlamak için kolesterol ilaçlarını, kan sulandırıcıları ve uygun görülmüşse şayet tansiyon ilaçlarını büyük bir dikkatle kullanmak gerekmektedir.
Hibya Haber Ajansı