CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın son dönemde türban konusu başta olmak üzere partisine yönelttiği “CHP samimi değil, kıvırıyor, çark ediyor” eleştirileri ile “Samimi, dürüst, namuslu olun” şeklindeki çağrılarına sert yanıt verdi. Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, özetle şöyle konuştu:
YATACAK YERİN YOK: (2 Nisan 2010 Kızılay Genel Kurulu’ndaki ‘Kendi bir parça ekmeğini, bir lokmasını insanlar, muhtaçlarla paylaşmak için veriyorlar. O bir emanettir, namustur. O emanete el uzatarak onu gayesi dışında kullananın Anadolu değimiyle yatacak yeri yoktur’ açıklaması): Şimdi buna kim sahip çıkacak? Hükümet değil mi? Siz Hükümetin Deniz Feneri davasına sahip çıktığına inanıyor musunuz? Sayın Başbakan’a sormak gerek, bu konuşmayı yapan bir Başbakan yoksulların yoksulluğu giderilsin diye alın terinden biriktirip Deniz Feneri’ne veren insanların emekleri sömürülmedi mi? Niçin o dosyaya sahip çıkmıyorsun? Ankara Adliyesi Sıhhiye’de, Adalet Bakanlığı da Kızılay’da araları 1 kilometre ya var ya yok. Yazışmaların en kısası 6-7 ay alıyor. Nasıl oluyor bu? İşlerine gelmiyor. Sayın Başbakan, asıl senin yatacak yerin yok.
KİM DÜRÜST, KİM OMURGALI?: (9 Temmuz 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin ‘Alternatiflerle gideriz, anayasadaki şartlara haiz adaylarla uzlaşı ararız’ açıklaması): CHP Genel Merkezi’ne, cumhurbaşkanı adaylarımız şunlardır, bunların içinde uzlaşı arayalım diye gelmedi.Sandıklar kapandı, bildiğini okudu. Kim samimi, kim dürüst, kim omurgalı? Eğer verdiğin sözün arkasında durmuyorsan Sayın Başbakan, sana omurgasız derler, kusura bakma.
SÖYLEDİKLERİNİ YİYİP YUTUYOR: (15 Mart 2003 ABD Temsilciler Meclisi’nde sözde Ermeni iddialarıyla ilgili alınan kararın ardından ‘ABD’nin bir daveti vardı, rutin davetlerdi ama bu davete Türkiye’yi temsilen bir arkadaşımız katılır’ açıklaması): Yani Başbakan olarak gitmiyorum diyor. Ama bir süre sonra bunları yiyip yutuyor. Sayın Başbakan sana samimi, omurgalı diyebilir miyiz?
OMURGASIZSIN: (22 Eylül 2005 gazetecilerin sorusu üzerine ’Ofer’i tanımıyorum’ deyip, aynı akşam katıldığı televizyon programında ‘Ofer ile Davos’ta bir kez görüştüm’ açıklaması:) Oysa Bilkent Otel’de mutfak kapasından Ofer’i alıp, gizli görüşme yaptın. Sayın Başbakan, sen kimin samimiyetini, ahlakını, omurgasını, dik duruşunu sorguluyorsun? Senin sorgulama hakkın da yetkin de yok; sen zaten omurgasız birisin.
PEYGAMBER SEVGİSİ BİR GÜNLÜK MÜ? (3 Nisan 2009; Hz. Muhammedi’in karikatürleri krizi nedeniyle Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği adaylığını desteklemeyecekleri açıklaması): 4 Nisanda tıpış tıpış Rasmussen’in üyeliği için olumlu oy veriyor. Peygamber sevgisi sende bir günlük mü? Peygamberin çirkin karikatürlerini çizerler, çıkarsın milletin önünde efelenirsin, gidersin oraya kuzu kuzu oy verirsin. ’Benim maskemi indirmeyin’ diyeceksiniz. Ben senin maskeni indireceğim Sayın Başbakan, hiç merak etme...
KİMSE BÖYLE KIVIRAMAZ:(25 Ekim 2002 Baykal ile katıldığı TV programında dokunulmazlıkları kaldırma sözü): 26 Kasım 2002’de gazetecilerin sorması üzerine iktidarlarının ilk yılda bu konuyu düşünmediklerini söylüyor. Kıvırmaya başlıyor, kimse böyle kıvıramaz, çark edemez. ’Dik durun, omurgalı durun, samimi olun...’ Sen kim oluyorsun bunları söylüyorsun.
OKURKEN YÜZÜN KIZARIR MI?: (20 Ekim 2009’da AKP Grubunda Habur’den girişler için ’34 kişi sınırı geçti, bunu son derece olumlu, sevindirici bir gelişme olarak görüyorum’ açıklaması): Bir gün sonra bunun tersini söylüyor. Anadolu Ajansından çıktı alıyorum, okumaya gücün olur mu, okurken yüzün kızarır mı bilmem.
180 DERECELİK KIVIRMA OLUR MU?: (17 Eylül 2004’te AB sözcülerinin TCK’da yapılan zina ile ilgili eleştirilerine yönelik ‘AB Sözcüsü’nün Türkiye’nin içişlerine, parlamentosuna yönelik böyle bir talebi teklifi olamaz’ açıklaması): 23 Eylül’de Brüksel’e gidiyor. Öyle anlaşılıyor ki kulağı çekiliyor, ‘TCK’nın içinde olmayan herhangi bir madde oraya girmeyecektir’ diyor. Sevsinler senin zina anlayışını. Bir adam kısa süre içinde, aynı ay içinde 180 derecelik bir çark yapabilir mi?Kıvırma olur da 180 derecelik kıvırmayı, bu iktidar döneminde gördüm.
RECEPLAROUSSE YOLDA...
Arkadaşlarıma talimat verdim, ’Recep Bey’den İnciler’ diye bir kitap yazacağız. Eğer sayfaları çok kalın olursa, adına ’Receplarousse’ diyeceğiz.