Enflasyonda gerçekleşmekte olan yükselişi izlemekle ve önümüzdeki aylarda da yüksek fiyat artışı baskısını beklemekle beraber, oluşturulan yeni ekonomi perspektifi çerçevesinde Merkez bankasından buna karşı herhangi bir aksiyon alınmasını beklemeyiz. Bu kapsamda, enflasyondan gelen tehdidin para politikası kanadında görmezden gelinerek, daha çok mali politika kapsamındaki önlemlerle ele alınacağını değerlendiriyoruz. Yarın gerçekleşecek olan Merkez bankası toplantısında da faiz oranlarının sabit tutulmasını öngörüyoruz.
Normal şartlar altında, Ortodoks bir politika uygulamasında enflasyon artışına yanıt olarak yapılacak uyumlu faiz artışları, enflasyon oranlarının düşmesine veya aşırı yükselmemesine yardımcı olabilirdi. Ekonomik koşullar bu kapsamda halen daha sıkı para politikasına olan ihtiyacı ortaya koyarak zorlayıcı etkilerde bulunuyor. Özellikle faiz ile enflasyon arasında açılan makas, tasarruf ve yatırımların enflasyona yenilmesi ve gelişmiş dünyada daha sıkı finansal koşullar nezdinde mevcut sürecin yönetilmesini zorlaştırmaktadır. Yeni ekonomi perspektifinde siyasi otorite, büyümenin sağlanmaya devam edilmesi yönünde daha düşük faiz oranlarının uygulanmasını istemekte. Geçen ay enflasyon %50'ye yaklaşsa da Merkez bankasının daha sıkı politika uygulaması şu şartlarda değerlendirmeye alınan bir olasılık değil. Hafta sonu açıklanan ekonomik paketten de anlaşılacağı üzere enflasyonla mücadele olgusu, döviz kuru istikrarı açısından maliye politikası, fiyat kontrolleri ve TL yatırımını teşvik eden finansal ürünlerle tüketim vergilerinin düşürülmesine dayanmaktadır.
TÜFE enflasyonu, TCMB politika faizi ve orta vadeli enflasyon hedefi karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg, TCMB, TÜİK
Ocak ayında yıllık TÜFE enflasyonu %48,7 ile son 20 yılın en yüksek düzeyine ulaşmış ve reel faiz oranlarını -%34,7 ile gelişen piyasaların en düşük seviyesine göndermiştir. Aralık ayında TCMB, “gevşeme için sınırlı alan kullanımının” tamamlandığını açıklamıştı. Gelişmiş ekonomilerde daha sıkı bir para politikası, bölgesel jeopolitik ve yüksek enflasyon, merkez bankasının faiz oranlarını düşürmesini engellemeye yöneliktir. Dolayısıyla, Merkez bankasının her ne kadar ana tandansı para politikasını gevşetmeye yönelik olsa da, hem liranın değer kaybetmesinin enflasyonu daha da ateşlemesi riski, hem de gelişmiş dünyada artan faizler Merkez bankasının faiz oranlarını daha da düşürmesine olanak verecek bir duruma işaret etmemektedir. Gelişmiş ekonomilerde daha sıkı bir para politikası, bölgesel jeopolitik ve yüksek enflasyon, daha gevşek politikanın uygulanması kadar mevcut gevşeklikte politikanın devam ettirilmesini de zorlaştırmaktadır.
Geçerli şartlar altında, 2022 yılının önemli bir bölümünde Merkez bankasının faiz oranlarında bekleme modunda olacağını değerlendiriyoruz. Enflasyonla mücadele yönünde, mali politika uygulamalarına ve TL bazlı finansal ürünlere devredilen rol kapsamında ilk etapta faiz oranlarında artış öngörmüyoruz. Fed’in faiz artırımlarını hızlı bir şekilde devam ettirmesi, enflasyondan korunma noktasında hali hazırda kur korumalı mevduata geçen mudilerin vade dönümlerindeki davranışları ve buna bağlı olarak fiyat döngülerindeki değişim mevcut beklentilerin denetlenmesi noktasında dikkate alınmalı. Kur tarafında Aralık sonundan itibaren daha istikrarlı bantları izliyor olmamız, bu kaynaktan gelebilecek enflasyonist etkilerin yönetimi açısından şu anda görece rahat bir konsept sunuyor, ancak bu istikrarın sürdürülmesi önemli. TCMB’nin halen gelişmiş ülkelerde para politikası değişimleri ve gelişen piyasa emsallerinin buna hazırlığının izlendiği bir ortamda istisnai bir politika uyguladığını düşünmekteyiz.
Kaynak:Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı