Gölbaşı’nın Hallaçlı Mahallesi’nde yapımına 1924 yılında başlanan ve 1929 yılında tamamlanan tarihi Mehmet Ağa Konağı, 30 yıldır boş duruyor. Hürriyet Ankara, günden güne çürüyen tarihi konağın vârisi Andaç Atak’a ulaştı. Erken Cumhuriyet Dönemi mimari örneklerinden olan konağın yaşatılmasını isteyen Atak, dönemin Vilayet Meclisi Umumi Azası (Meclis Üyesi) olan babası Mehmet Atak tarafından yaptırılan ve 30 yıldır boş duran konakla ilgili şunları söyledi:
YAŞAYAN BİR BİNA HALİNE GELSİN
“Son olarak amca çocuğum oturuyordu, ancak eve hiç bakmayınca çıkmalarını istedim. Dört katlı bir ev. Alt kat ve en üst kat yarımşar kat. Oranın (tarihi konağın) kültür-sanat ve köye de katkısı olacak bir işletme olmasını istiyorum. Köylülerin ürettikleri doğal ürünlerin değerlendirileceği bir yer de olabilir. Evin yan tarafında 15 dönüm kadar bir arsa var. Aslında buraya yaşlı bakım merkezi yapılsın istiyorum. Bunun için çok yerle görüştüm. Son olarak Başkent Üniversitesi’nden Rektör Ali Haberal ile görüştüm. ‘Biz bir etüt yapalım, inceleyelim’ dediler. Benim arzum, konağın yeniden yaşayan bir bina haline gelmesi ve arazinin değerlendirilmesi.”
Andaç Atak, konağın yapımı sırasında tüm malzemelerin yurt dışından develerle taşındığını, binayı Ermeni bir ustanın yaptığını da anlattı.
‘ÇOCUĞUM YOK İLERİDE ADIMI YAŞATIR’ DİYE YAPTIRMIŞ
Konakla ilgili anılarını da anlatan Andaç Atak, “Küçükken yazları gider bir ay kadar kalırdım. Köyde harman yerinde çocuklarla oynamak güzeldi ama diğer taraftan benim için çok keyifli değildi. Çünkü babamı hiç görmedim, ben doğmadan vefat etmiş. Babam 1944 yılında vefat etti, ben de 1945 yılında doğdum. Annem, babamın ikinci eşi. İlk eşinden olan çocukları yaşamamış. Sonra 7 yıl evlenmemiş. O dönemde bu konağı ‘benim çocuğum yok, ileride adımı yaşatır’ diye yaptırmış. Babam şehirle çok içli dışlı yaşayan bir insanmış. Babam, Kurtuluş Savaşı sırasında Haymana Cephesi’nin ekmek ihtiyacını fırınlar kurdurup karşılıyor. Dikmen’de Atatürk’ü karşılayan atlı seymenler arasında. Vehbi Koç’la yıllar süren bir ahbaplığı olmuş. Köyde radyoda müzik çalıp annemle dans ederlermiş” dedi.
O DÖNEM ELEKTRİK ENERJİSİNİ KENDİSİ ÜRETİYOR
Tarihi yapının restorasyonu konusunda yüksek lisans tez çalışması yapan Yüksek Mimar Sevinç Duygu Yalvaç, yapının 18 Mart 1994 tarihinde Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescilli olduğunu kaydetti. Yalvaç, konakla ilgili şu bilgileri verdi: “Nitelikli ve korunması gereken bir yapı. Erken Cumhuriyet Dönemi mimari örneklerinden. Kentsel mimarlığın kırsal alandaki bir örneği. Kırsal alanda böyle bir yapıyı görmemiz mümkün değil. Alıp Ulus’a koyduğunuzda kimsenin yadırgamayacağı bir bina. Yığma yapım tekniği, taş ve tuğla kullanılmış. Kule bölümü dikkat çekiyor. O dönem elektrik enerjisini kendi üretiyor.”
KÜLTÜR-SANAT MERKEZİ OLARAK ANKARA’YA KAZANDIRMAK İSTİYORUZ
Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, tarihi konağın Gölbaşı için önemli bir değer olduğunu belirterek, “Gölbaşı, turizm potansiyeli yüksek bir ilçe. Biz de bu potansiyeli yüzyılarca yaşayacak bir değere dönüştürmeye çalışıyoruz. Hedefimiz ise sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin de turizm merkezi olmak. Bu hedefle çalışmalarımız sürerken, ilçemiz Halaçlı Köyü’nde, Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze miras kalan tarihi konağı korumayı ve gelecek nesiller için yaşatmayı görevimiz biliyoruz. Bu tarihi binayı restore etmek ve kültür-sanat merkezi olarak Ankara’ya kazandırmak isteriz” diye konuştu.