Türkiye’de tüketici fiyatları Kasım ayında %3,51 (medyan beklenti %3) artış gösterirken, yıllık enflasyon ise %21,31 (Ekim %19,89, medyan beklenti %20,70) oranında gerçekleşti. Tüketici enflasyonu, Merkez bankasının faiz oranlarını düşürmesi, liradaki düşüş ve artan enerji maliyetlerinin etkisiyle Kasım döneminde üst üste altıncı ayda da hızlandı ve üç yılın en yüksek seviyesine çıktı. Beklenti üzerinde gerçekleşmekle beraber, özellikle kur geçişkenliğinin Kasım ayında ne kadar yüksel ölçüde gerçekleştiğine ve gıda enflasyonunun belirsizliği itibariyle yukarı yönlü riskler barındıran, hata payının da yüksek olduğu bir enflasyon görünümüne sahibiz. Bu noktada, kur kaynaklı maliyet geçişkenliği faktörlerinin, muhtemelen bu ayın enflasyonundan sonra ilerleyen ayların da fiyat artışlarını yukarı çekecek olmasından dolayı projeksiyonlardan çok daha yüksek gerçekleşmeler olacaktır.
Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; ana harcama gruplarının tamamında artış gözlenmektedir. Tüketici sepetinin yaklaşık dörtte birini oluşturan gıdadaki yıllık fiyat artışları %27,41'den %27,11'e yavaşladı, ancak yine de 2021 sonu resmi %23,4 tahmininin oldukça üzerinde kalıyor. Enerji fiyatları, bir önceki aydaki %25,76'dan hızlanarak Kasım'da yıllık %32,14 arttı, ancak Türkiye, artan maliyetlerin son kullanıcılar üzerindeki mali yükünü azaltmak için doğal gaz ve petrol ürünlerini sübvanse etmeye devam ediyor. Kur geçişkenliği ve geçen aydan sarkan kur ve vergi kaynaklı otomobil fiyatları etkisi de enflasyonun yükselişinde önemli paya sahip. Nisan 2002'den bu yana en yüksek okuma olan %54,6'ya ulaşan üretici fiyatlarında küresel emtia fiyatları patlaması da katkıda bulundu. Bu etkinin ilerleyen aylarda enflasyon artışını katmanlandıracağını düşünürüz.
Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak ulaştırma %6,31, çeşitli mal ve hizmetler %5,36, lokanta ve oteller %4,10, gıda ve alkolsüz içecekler %3,92 ile öne çıkmaktadır. Gıda ve enerji gibi değişken kalemlerin hariç bırakıldığı çekirdek enflasyon Kasım’da %17,62 seviyesine çıkarak temel mal ve hizmetlerde de özellikle kur kaynaklı maliyet baskısının yansımalarını içermektedir.
Tüketici Fiyat Endeksi Yıllık (%)… Kaynak: Bloomberg, TÜİK
Liranın değer kaybı Kasım ayının ortasında başladığı için, güncel enflasyon verisine tam olarak yansımadı. Aralık ayında ve sonrasında kur kaynaklı etkenlerin daha kayda değer yansımalarını göreceğiz. Bu nedenle dönemsel enflasyon oranlarında daha ciddi artış baskısı bekliyoruz. Aralık, Ocak ve Şubat aylarında söz konusu risk faktörleri enflasyonu mevcut seviyelerin üzerine gönderecektir. Ocak'tan sonra başta enerji olmak üzere yansıyacak zamlar, otomobil fiyatlarında son aylarda gerçekleşen zam etkisi ve oldukça yüksek beklenen asgari ücret artışı gibi etmenlerin enflasyonu daha da ısındırmasını bekliyoruz. Eğer kurlarda bir gerileme olmazsa, söz konusu yukarı yönlü risk faktörleri aktif olacaktır. Lira, Kasım ayında Türkiye’nin 20 yıl önce dalgalı kur rejiminin benimsemesinden sonraki en büyük aylık düşüşü kaydetti. Liranın Kasım ayındaki %29’luk düşüşü fiyatları ve dalgalanmayı artırıcı etkisiyle beraber, ekonomiye faizden çok daha önemli bir yük yüklemektedir. Enflasyondaki hızlanma, Türkiye'nin enflasyona göre düzeltilmiş gösterge faiz oranını, gelişmekte olan piyasalar arasındaki en düşük reel getirilerden biri olan eksi %6,3'e götürüyor.
Bilindiği gibi; Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, yeni ekonomi perspektifinde faiz oranlarının düşük tutulmasıyla sanayide büyüme odaklı bir model benimsemek istemekte ve yüksek faizle ekonomiye akan kısa vadeli nakit etkisini ideal görmemektedir. Bu noktada, faiz oranlarını düşürerek ve liranın değer kaybı etkilerini göz ardı ederek elde edilen büyüme perspektifinin sürdürülebilirliği çok zorlaşmaktadır. Aynı zamanda, ihracat artışı ile cari fazla vererek beklenen döviz girişi etkisi ve bunun fiyat istikrarına katkısı, aşırı volatilite nedeniyle uygulanabilir görülmemektedir. Politika netliği olmaması, oldukça negatif ve standart dışı reel getiriler ve bu minvalde uygulanan alışılmışın dışında politika pratikleri makroekonomik ve finansal stabilite sağlanmasını zorlaştırmaktadır.
Merkez bankası bir sonraki faiz belirleme toplantısını 16 Aralık'ta yapacak. 2 Aralık günü Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunun görünümünü durağandan negatife indirirken, para politikasının yönü ve tutarlı bir ileriye dönük rehberlik eksikliğine atıfta bulundu. Fitch, Merkez bankasının “erken” genişleme döngüsü ve 2023 için planlanan genel seçimler öncesinde daha fazla parasal ve mali teşvik beklentisinin “makroekonomik ve finansal istikrar için riskler yarattığını ve potansiyel olarak dış finansman baskılarını yeniden ateşleyebileceğini” söyledi. Merkez Bankası toplantısında, Sn. Kavcıoğlu'nun "fiyat artışlarının geçici olmasını bekliyoruz, enflasyona dönüşmesini beklemiyoruz" cümlesi ve kurlardaki son hareketin iktisadi temellerden uzak olduğu söylemi; politika tepkisi konusunda mevcut duruşu sürdüreceklerini gösteriyor. Dolayısıyla, Merkez Bankası'nın kurlarda normal bantlara doğru piyasa işleyişi dahilinde bir beklentisi söz konusu. Diğer taraftan, sınırlı alanın önemli ölçüde önden kullanılmış olması bir süre faiz indirimlerinin limitli olacağını göstermektedir.
Kaynak:Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı