Türkiye’de Şubat ayında sanayi üretimi takvim etkisinden arındırılmış verilerle, bir önceki yılın aynı ayına göre %8,8 artarken; mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki aya göre %0,1 oranında artış göstermiştir. Arındırılmamış verilere göre ise, sanayi üretiminde, geçen yılın aynı dönemine göre %5,7 oranında artış gerçekleşmiştir. Bizim tahminimiz Şubat ayında sanayi üretiminin arındırılmış verilerle yıllık bazda %9,3 ve aylık %0,7 artması yönündeydi.
Ocak ayında sanayi üretimi, bir önceki aya göre %1 artmıştı. Şubat’ta mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık %0,1 oranındaki artış bir yavaşlama etkisine işaret ediyor. İmalat PMI verilerinde Şubat ayında 54,4 seviyesinden 51,7 seviyesine düşüş de bu yavaşlama etkisiyle eşleşen bir görüntü ortaya koymaktadır. Mart ayında ise, belli başlı sektörler çerçevesinde üretimde görülen hareketlenme yeniden PMI değerinin 52,6 seviyesine yükselmesini sağlamıştır. Veriler her ne kadar dönemsel bazda yavaşlamalara işaret edebilse de, hepsi baz değerler itibariyle büyüme bölgesindedir.
Detaylara baktığımızda; madencilik ve taş ocakçılığı aylık bazda %2,3 daralırken, yıllık bazda %15,9 artış göstermiştir. İmalat sanayiinde aylık bazda %0,2 artış görülürken, yıllık bazda ise %9,3’lük büyüme gerçekleşmiştir. Elektrik, gaz, buhar grubunda ise aylık bazda %0,8 artış görülmüş, yıllık bazda ise daralma %0,8 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aylık bazda sermaye malı %3,3 oranında artmıştır. Dayanıklı ve dayanıksız tüketim malı %1, enerji %0,4 ve ara malı %0,3 oranında daralmıştır. İlgili kalemlerdeki yıllık değişimlere bakıldığında ise; dayanıklı tüketim malı %19,5, ara malı %13,7, sermaye malı %5,9, dayanıksız tüketim malı %5,1 artmış, enerji %1,7 daralmıştır.
Ocak ve Şubat aylarında sanayi üretimi inişli çıkılı bir görüntü sergilese de, büyüme eğilimi devam etmektedir. Perakende satış, ciro endeksleri, imalat PMI gibi öncü göstergeler ise güçlü seyretmektedir. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan öncü veriler de, ilk çeyrekte ihracat artışından gelen etkiyi daha olumlu göstermektedir. Bu kapsamda Mart ayında 19 milyar USD seviyelerine artmış bir ihracat söz konusudur. Bütün bu faktörler genel ekonomik büyüme görünümünü desteklemektedir ve 1Ç21 döneminde iyi bir büyüme olacağına yönelik öngörülere ağırlık kazandırmaktadır. Olası kapanma etkileri ise sonraki ayların büyüme görünümünde belirleyici olabilir.
Büyüme görünümüne etki edecek bir faktör de, elbette Merkez Bankası’nın uygulayacağı politikaların makro dengeler üzerindeki etkisi olacaktır. Merkez Bankası’nın iletişim politikası henüz faiz indirimine işaret etmemektedir. Enflasyonda en kötü geride kalmadı ve yükseliş bir süre daha devam edebilir. Kurlardaki ve emtia fiyatlarındaki artış girdi maliyetlerini yükseltiyor; artan maliyetler hem enflasyon yaratıyor hem de üretimi yavaşlatıyor. Enflasyon patikası ve risk maliyeti, para politikasının sıkı kalmaya devam etmesi ve gerekirse ek sıkılaşma yapabilecek bir pozisyonda olmasını gerekli kılmaktadır. Döviz kurlarında, olası bir politika gevşemesi veya bunun olma beklentisinden kaynaklı bir yükseliş bize yine enflasyon baskısı olarak geri dönecektir. Bütün bu şartlar içinde; Merkez Bankası’nın bu hafta faizlerde değişiklik yapmasını beklemiyoruz.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı