Türkiye’de 2024 yılında ortalama eğitim süresi 9,5 yıl olarak kaydedilirken, 25-34 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunu oranı yüzde 44,9’a yükseldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan 2024 ulusal eğitim istatistiklerine göre, 25-34 yaş grubundaki yükseköğretim mezunları oranı 2008’de yüzde 13,5 iken, 2024’te yüzde 44,9 seviyesine ulaştı. Aynı yaş grubundaki kadınlarda bu oran yüzde 12,5’ten yüzde 48,9’a, erkeklerde ise yüzde 14,6’dan yüzde 41,1’e yükseldi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkelerine dair 2022 verilerine göre, 25-34 yaş grubundaki yükseköğretim mezunlarının ortalaması OECD’de yüzde 47,4 iken Türkiye’de yüzde 42,9 olarak belirlendi. OECD ülkeleri arasında yükseköğretim mezun oranı en yüksek Güney Kore’de yüzde 69,6, en düşük ise Meksika’da yüzde 27,3 oldu.
2008 yılında 25 yaş ve üzeri nüfusta ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora mezunlarının oranı yüzde 9,8 iken, 2023’te bu oran yüzde 25,3’e çıktı. Aynı yaş grubundaki ortaöğretim ve üzeri eğitim düzeyine sahip bireylerin oranı ise 2008’de yüzde 26,5 iken 2024’te yüzde 49,4 oldu.
2024’te 25 yaş ve üzeri bireylerin ortalama eğitim süresi 9,5 yıl olarak kaydedildi. Kadınların ortalama eğitim süresi 8,8 yıl, erkeklerin ise 10,2 yıl olarak belirlendi.
Eğitim süresinin en yüksek olduğu il Ankara (10,8 yıl) olurken, bu ili İstanbul, Eskişehir, Kocaeli ve İzmir takip etti. En düşük ortalama eğitim süresi ise 7,5 yıl ile Ağrı’da tespit edildi. Şırnak, Hakkari, Muş, Şanlıurfa ve Bingöl ise 2015-2024 döneminde eğitim süresinde en yüksek artışları gösteren iller oldu.
2008 yılında 6 yaş ve üzeri nüfusta okuryazarlık oranı yüzde 91,8 iken, 2024’te bu oran yüzde 97,8’e yükseldi. Kadınlarda okuryazarlık oranı yüzde 86,9’dan yüzde 96,2’ye, erkeklerde ise yüzde 96,7’den yüzde 99,3’e çıktı.
Ayrıca, annesi yükseköğretim mezunu olan bireylerin yüzde 84,4’ünün yükseköğretim eğitimi aldığı, babası yükseköğretim mezunu olanların ise yüzde 80,3’ünün yükseköğretim mezunu olduğu belirlendi. Ortaöğretim mezunu ebeveynlere sahip bireylerin de önemli bir kısmı yükseköğretim seviyesine ulaştı. Eğitim düzeyi düşük ebeveynlerin çocuklarında ise yükseköğretim oranları daha düşük kaldı.