Toplumda oldukça popüler olan, dost meclislerinde üzerinde konuşulan, hemen herkesin söyleyecek birkaç sözü olduğu bir sağlık problemidir hipertansiyon. Sokakta bir röportaj yapsak ve hipertansiyon nedir diye sorsak aslında tarifini yapabilecek kişi sayısı fazla çıkmayacaktır. Tabii tarifi bilinmeyip de üzerinde en çok konuşulan konulardan biri olması olayı ilginç hale getiriyor! En anlaşılır şekilde izah edilecek olursa hipertansiyon; kanın, içinde dolaştığı damarların duvarına yaptığı basıncın artmasıdır. Yüksek kan basıncı tedavi gerektiren bir durumdur, bunu kabul etmek lazım. Bazen ilaçlı, bazen ilaçsız yaklaşımlarla vücutta tansiyon değerinin normale çekilmesi gerçekten çok önemlidir. En yaygın bilinen yanlışlardan biri ise tansiyonu yüksek çıkan birisi eğer baş ağrısı, burun kanaması gibi şikayetleri yoksa ‘’benim vücudum bu tansiyon değerine alışkın’’ gibi bir düşünceyle tanıyı kabullenmeyip tedaviye de yaklaşmak istememektedirler. ‘’İlaç bağımlılık yapıyor. Bir kere başlayınca kesmek mümkün olmuyor’’ gibi söylentilerle maalesef doktordan ve ilaçtan kaçınma artıyor. İşin gerçeği doktora gitmeden bilinemez. Hal böyle olunca çoğu zaman hipertansiyon sinsi sinsi vücutta hasar veren bir parazit haline dönüşüyor. Kliniğe gelen hipertansiyon hastalarıma olayın öneminin daha anlaşılır olması için çoğu zaman şu ifadeyi kullanıyorum ‘’ Tansiyon değerin ne kadar normal olursa, o kadar uzun ve sağlıklı yaşarsın’’. Evet bu doğru, çünkü yapılan çalışmalarda tansiyon değeri 130/80 mmhg altında olan insanlarda olaysız sağ kalımın daha fazla olduğu saptanmıştır. (1) Günümüzde ideal tansiyon değeri nedir diye sorarsanız, yaklaşım gittikçe 130/80 mmhg sınırının altına çekilme yönündedir. Bugün Amerika’da hipertansiyon sınırı bu değere çekilmiştir, Avrupa kılavuzlarında ise 140/90 mmhg olup ileriki zamanlarda güncellenme ihtimali yüksektir.
Kan basıncının nasıl ölçülmesi gerektiği de ayrı bir dikkat gerektiren durumdur. Fark ettiyseniz birçok defa tansiyon ölçtürmüşsünüzdür ve çoğu zaman stateskop dediğimiz kulağa yakılan alet hemşire veya doktor tarafından kola takılan manşonun altına sıkıştırıldığını görürsünüz. Halbuki bu yanlış ve yaygın bir uygulamadır. Stateskop manşonun yaklaşık 1 parmak altına serbest olarak koyulmalıdır. Aksi takdirde kan basıncı daha yüksek çıkabilir. Ölçümler en az 2 dakika, ideal olarak da 5 dakika dinlendikten sonra, oturur vaziyette ve kol kalp seviyesinde bir desteğin üzerine koyularak alınmalıdır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise sigara içilmesi kan basıncını geçici olarak yükseltir ve bu etki yaklaşık 30 dakika kadar devam eder. Hastalara sigarayı bırakmalarını tavsiye etmekle birlikte içen hastaların tansiyon ölçümlerinin 30 dakika kadar sonrasında alınması gereklidir. İki kol arasında normalde en fazla 10 mmhg fark olabilir. Sıklıkla sağ kolda tansiyon değeri sola göre daha fazla çıkabilir. Bu değerden daha fazla fark varsa eğer; gençlerde sıklıkla doğumsal kalp-damar hastalığı öncelikli düşünürken daha yaşlılarda tıkayıcı damar hastalıkları düşünülebilir.
Gençlerde hipertansiyon genetik sebeplerle olabileceği gibi doğuştan aort damarındaki darlık ilk araştırılan nedenlerdendir. Ekokardiyografi dediğimiz kalp ultrasonu ile değerlendirme yapılarak bu daralma tespit edilebilir. Diğer sık sebeplerden biri böbrek hastalıklarıdır. Son yıllarda gençlerde obezitenin artmasıyla birlikte hipertansiyon görülme sıklığı da artmıştır. Beslenme bozukluğu veya hormonal hastalıklardan dolayı gelişen obezite ve hipertansiyon birbirlerini takip eden bir zincir oluşturabilmektedir. Kadınlarda gebelik süreci de hipertansiyon gelişebilen durumlardan biridir. Doğum sonrası düzelme olabileceği gibi ömür boyu kalıcı da olabilir.
Hibya Haber Ajansı