Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Türkiye Expo 2023 Doha’da AIPH Uluslararası Büyük Ödülü’nü kazandı
Türkiye Expo 2023 Doha’da AIPH Uluslararası Büyük Ödülü’nü kazandı
Bakan Tunç: Demokratik hukuk devletlerinin hiçbirinde teröre ve şiddete müsaade edilmez
Bakan Tunç: Demokratik hukuk devletlerinin hiçbirinde teröre ve şiddete müsaade edilmez
'Geleceğin Dünyasında Çocuk ve Çocukluk' temasıyla Çocuk Zirvesi düzenlenecek
"Geleceğin Dünyasında Çocuk ve Çocukluk" temasıyla Çocuk Zirvesi düzenlenecek
4 terörist etkisiz hale getirildi
4 terörist etkisiz hale getirildi
5 ilde “Sibergöz-33” operasyonu: 16 gözaltı
5 ilde “Sibergöz-33” operasyonu: 16 gözaltı

Ardan Zentürk

Suriye'de bir Nazi'yi meşru görüp, savunmak…
9 Temmuz 2020 Perşembe

Alois Brunner, 1912 yılında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun tebası olarak Nadkut’ta dünyaya geldi. Nazi partisine üye olduğunda, takvimler 1931 yılını gösteriyordu. Kararlı bir Nazi olarak kendini gösterdi, hızlı yükseldi. 1938’de, SS oldu, hemen, Avusturya Yahudi Tahliyesi Merkez Ofisi’nde göreve başladı, bir yıl sonra da birikimin direktörlüğüne getirildi.

Kendisi gibi Avusturya kökenli soykırım suçlusu SS-Nazi komutanlarından Adolf Eichmann ile yakın çalıştı. (Eichmann, Nazilerin Yahudiler hakkında almış olduğu “nihai çözüm” kararında ve devamında etkin görev almış bir karakterdi, Auschwitz başta Avrupa’daki toplama kamplarını oluşturdu, Yahudiler’in gaz odaları ve fırınlarda yok edilmesi operasyonlarının bir numaralı adamıydı, savaştan sonra kaçtığı Arjantin’de MOSSAD tarafından ele geçirildi, İsrail’de yargılandı, 1962’de idam edildi.)

Alois Brunner, Avrupa’daki ölüm trenlerinden sorumluydu, Selanik’ten 46 bin, Viyana’dan 43 bin, başta olmak üzere ele geçen evraklarda toplam 129 bin Yahudi’nin toplama kamplarına gönderilmesinden sorumlu olduğu ortaya çıktı. Tarihçiler bu sayının yalnız, altında imzası olan evraklara dayandığını, Brunner’in çok daha fazla insanın ölümünden sorumlu olduğunu vurguluyorlar.

BABA HAFIZ ESED SAHİP ÇIKTI…

2.Dünya Savaşı’sın sonlanmasıyla, Almanya’dan kaçmayı başardı. 1985 yılında kendisine ulaşmayı başaran Alman Bunte dergisine, aynı soyadını taşıyan Anton Brunner isimli bir SS subayının kendisi sanıldığını ve onun infaz edilmesiyle birlikte kaçma fırsatı bulduğunu söyleyecekti. Amerikan makamlarından sahte kimlik edindiğini ve savaş sonrası Amerikan ordusunda şoför olarak çalıştığını aktarması da dikkat çekicidir.

1954 yılında Almanya’dan bir Kızılhaç pasaportunu kullanarak çıktı, önce Roma’ya oradan Mısır’a ulaştı. Kahire’de bir süre silah tüccarı olarak iyi paralar kazandı, devamında rotasını Şam’a döndürdü.

Hafız Esed’in adamı oldu. Baas rejimi, kendisine, Nazi Almanyası’nda SS-Gestapo’nun uyguladığı sorgulama ve işkence tekniklerini Suriye istihbaratına öğretmesi karşılığında Suriye’de yaşama hakkı verdi.

Suriye muhaberatının yapılanması ve Nazi işkence yöntemlerinin burada kurumsal kimlik kazanmasında eğitmen olarak görev yaptı. Syrian Network for Human Rights- SNHR tarafından Ekim 2019’da yayınlanan çok özel rapor, Baas rejiminin tutuklulara tam 72 farklı işkence metodu uyguladığını ortaya koydu. Raporu hazırlayan bilim kurulu, rejimin cezaevlerindeki işkencelerden kurtulan tanıkların yanında, binlerce işkence görmüş tutuklunun ceset fotoğraflarını dünyaya taşıyan Sezar’ın arşivlerini inceleyerek bu sonuca vardılar. Raporda en çok dikkat çeken maddelerden biri, Suriye tıp fakültelerindeki doktor adaylarının siyasi tutukluların bulundukları cezaevlerindeki mahkumların üzerinde denemeler ile eğitim görmeleri ve canlı insanların kadavra gibi kullanılması oldu. Bu, Nazi toplama kamplarında insanlar üzerindeki deneyleriyle ünlü Dr.Josef Mengele’nin uygulamalarının Alois Brunner tarafından Suriye muhaberatına kazandırıldığını göstermesi bakımından önemli bir bilgi, kuşkusuz…)

Alois Brunner, Suriye’nde milyonlarca masun insanın kanına giren Beşar’ın babası Hafız tarafından Şam’da korumalı olarak yaşarken, yeri tespit edildi, uluslararası kuruluşlar yargılanması için çok sayıda girişimde bulundular, fakat Baas rejimi Nazi suçluyu sonuna kadar korudu, 1989 yılında tam, Doğu Almanya’ya teslim etmek zorunda kalmışken de Berlin Duvarı yıkıldı, konu kapandı.

Nazi savaş suçlularını yakalayıp adalete teslim etmesiyle ünlü Simon Wiesenthal Merkezi, Alois Brunner’in 2010 yılında Şam’da ölmüş olduğunun kesin olarak öğrenildiğini açıkladı.

· RUSYA İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR SÜREÇ…

Bu yıl, Rusya başta, tüm eski Sovyet halkları, Nazizm’e karşı kazanılmış büyük zaferin 75’nci yılını kutladı. 2.Dünya Savaşı’nda Slavlar ve Türkler, toplam 27 milyon insanlarını kaybettiler, Berlin’de çekiç-oraklı Sovyet bayrağını göndere çeken asker, Gürcistan’dan gelmiş bir Müslüman’dı…

Sovyet halkları, dedelerinin Nazizme karşı verdiği büyük mücadeleden ne kadar gurur duysalar azdır.

Böyle yüklü bir tarihle karşımızda duran Rusya’nın, salt, “Akdeniz’e inme stratejisi” doğrultusunda, kimliğinde Naziler’in parmak izleri olan Esed ailesini ve bu ailenin kurguladığı Baas rejimini savunması ne kadar kabul edilebilir?..

Bu tür bir rejimin savunuculuğu yolunda, Türkiye’deki tek sınır kapısının kullanılması inadı nedeniyle milyonlarca insanın yaşama tutunmasını sağlayacak yardım kararını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde veto etmek nedir?

Tibet, devamında Uygur bölgesinde yaptıkları nedeniyle Çin, bu tür bir duruşu kendine yakıştırabilir ama, Tolstoy, Dostoyevski, Pasternak, Puşkin, Çaykovski, Rahmaninov, Kandinski, Makovski gibi adını insanlığın ortak kültür mirasına yazdırmış çok sayıdaki sanatçı, edebiyatçı, bilim insanının Rusya’sına bu yakışıyor mu?..

Kütüphane raflarını dolduran o kadar kitap, dünyanın tüm konser salonlarında yankılanan muhteşem besteler, müzelerin baş tacı tablolar, tiyatro eserleri, mükemmel ve insani değerler taşıyan filmler, hepsi boşuna mıydı?

Özellikle 2.Dünya Savaşı’nda şekillenmiş güçlü bir tarihi, bir Nazi işbirlikçisi aile ile kirletmenin alemi var mıydı?..

Ne kadar büyük bir hayal kırıklığı…

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
YAZARLAR
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Bahçeli ayıp etti
Dağıstan Türkmen
Dağıstan Türkmen
İstanbul Belediye Başkanlığı İçin Gözden Kaçan İsim: Metin KÜLÜNK
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Hrant Dink Cinayeti ve Hukukun Üstünlüğü: Siyasi Manipülasyon ve Toplumsal Bölünme
İzzet Sevimli
İzzet Sevimli
CHP'deki Kurultayın Kazanını Ekrem İmamoğlu'dur
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
İşsizlik ve Enflasyon Arasında İnce Bir Denge
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
Siyasette İddialar ve Siyasi Oyunlar: Gerçekler ve Algılar
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri