Erdoğan, "Tanıdığımız kadarıyla temiz bir arkadaşımız olarak bildik, biliyoruz. Bu konu ile partimi ilintili hale getirmek namertliktir. Partimizin kasasına hiçbir zaman kayıt dışı para girmemiştir" dedi.
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, RTÜK Başkanı Zahid Akman için "Bu arkadaşımızı temiz bir arkadaşımız olarak bildik, biliyoruz" dedi. Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın istifa etmesi yönündeki sözlerinin kişisel görüşü olduğunu, ancak kendisinin ve hükümetin düşüncesini yansıtmadığını söyledi. Erdoğan, Deniz Feneri davası ile partisinin ilintilendirmeye çalışanları da "namert" olarak nitelendirdi. NTV’de katıldığı programda soruları yanıtlayan Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
İlintilendiren namerttir
Zahid Bey’e yapılan eleştiriler veya hakkında söylenenler Zahid Bey ile alakalı konulardır. Zahid Bey üzerinden partimi vurmaya çalışmak çok ciddi bir haksızlıktır. Bu konu ile partimi ilintili hale getirmek namertliktir. Partimizin kasasına hiçbir zaman kayıt dışı para girmemiştir. Zahid Akman’ı Meclis seçiyor. Şu ana kadar tanıdığımız kadarıyla temiz bir arkadaşımız olarak bildik biliyoruz.
Bülent Bey’in kişisel kanaati
Zahid Bey üzerinden bir çatlak oluşturma gayreti içine girmek çok yanlış. Bülent Bey böyle bir yaklaşım içine girmiş olabilir. Bu onun kişisel kanaatidir. Bu bizim hükümetimizin başta şahsımın kanaati değildir. Kaldı ki Zahid Bey de açıklamasını yapmıştır. Süresi 15 Temmuz’da doluyor. Dolduktan sonra zaten başkanlığa aday olmayacağını... Zaten süre yaklaşmış kalkıp fırtınalar kopartmanın bir anlamı var mı?
Alman yargısı, Türk yargısını cevaplamıyor
Burada üzüldüğüm bir şey var. Alman mahkemeleri Türkiye’den bir talepte bulunuyorlar ve anında buradan karar çıkıyor. Fakat Türk yargısı bir talepte bulunuyor, Alman yargısı Türk yargısına cevap vermiyor. Bu da enteresan. Şimdi burada dengeyi iyi korumak lazım.
Baykal, kabadayı mı samimiyetinden söylüyor
Baykal, kabadayı da mı samimiyetinden söylüyor? Şimdi ’Sen’i samimiyetinden söylüyor. Hadi anladık. Nasıl bir samimiyetse! Peki, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na, ’Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş en kaba başbakanıdır’ derken, bunu da mı samimiyetinden ötürü söylüyor? Bunun nezaket kuralları içerisinde yeri nedir acaba? Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Üslubumda zaman zaman sertlikler olmuşsa bile bunlar, o andaki haleti ruhiye sebebiyle olabilir. Hiçbir zaman benim asli karakterimin tezahürü değildir.
Ben sinirli değil dertliyim, dertli
BUNLARIN derdi, bu ülkede imkanlarımızı nasıl baltalayalım, nasıl engelleyelim, nasıl perdeleyelim. Ben böyle konuşunca, diyorlar ki ’Bak başbakan sinirli.’ Dertliyim ben dertli, sinirli değil.
Batı Trakya’da Türk kelimesine tahammülsüzler
RUHBAN okulu tartışılabilir, konuşulabilir. Aslında 1972’ye kadar olan bir şey. Bu çok da önemli bir konu değil. Ama siz ne yapıyorsunuz? Şimdi kalkıp da Batı Trakya’da hálá benim oradaki vatandaşlarımın seçmiş olduğu bir müftüye, resmi olarak ’Seni tanıyorum’ demezsen, kendin atadığın bir kişiyi müftü olarak kabul edersen kusura bakma arkadaş. Burada patriği kim seçer? Sensinot Meclisi seçer. Sensinot Meclisi’nde olanların tamamen bizim vatandaşımızın olması gerekir, Lozan’a göre. Şu anda Sensinot Meclisi üyeleri bizim vatandaşımız değil. Biz burada da anlayış gösterdik. Hiç olmazsa vatandaşlık müracaatı yapsınlar da böyle bir yanlışın içinde olmayın. Rahatız bu noktada. Ama siz ne yaptınız? Batı Trakya’ya bir Türk kelimesine tahammül edemiyorlar. Öyle şey olur mu? En sonunda mahkeme kararını verdi, şimdi ne yapacağız diye bir telaşın içine düştüler.
Görüşmemiz mezara gider
BUNLAR bu soru önergelerini çok basite alıyor. Utanmasalar, sıkılmasalar, aile mahremiyetlerini bile TBMM’ye taşıyıp orada soru önergeleriyle onların da cevabını isteyecekler. ’Aranızda ne konuştunuz?’ Öyle şey olur mu? Yani burada biz iki yetkili, Genelkurmay Başkanı ile Başbakan bir araya gelmişiz. Bir mahrem görüşme yapıyoruz. Bunları açıklamaya mecbur muyuz? Bu benimle mezara gider. İnanıyorum ki Sayın Büyükanıt da böyle düşünüyor. Sayın Büyükanıt’ın böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum, açıklamaya kalkarsa o zaman ben de tabii yaptığımız görüşmeyle ilgili şeyleri açıklarım. Ama, ben böyle bir şeye ihtimal vermiyorum. İkili bir görüşmemizdir, özeldir.
Büyükanıt, ’Zamanı gelince açıklayacağım’ demişti
Büyükanıt, Hürriyet yazarı Tufan Türenç’e "Dolmabahçe görüşmesiyle" ilgili şunları söylemişti:
"O konuşmayla ilgili hiçbir şey söylemem. Çünkü baş başa bir konuşmaydı. Konuşulanlar Başbakan’la benim aramda kalacak. Ama ileride, zamanı gelince neler konuştuğumuzu anlatacağım. Şimdi kesinlikle tek kelime bile söylemem. Yalnız size şunu söyleyebilirim. 27 Nisan bildirisini çok dikkatli okuyun. Satır aralarını çözmeye çalışın. Orada ne söyleniyorsa Dolmabahçe’de işte onlar konuşuldu. Bugün yaşadıklarımızı düşünürseniz 27 Nisan bildirisinin ne kadar önemli olduğunu anlarsınız