ANKARA / Meteorolojik Afetler Şube Müdürü Dr. Abdullah Ceylan, dolu yağışının en fazla ilkbaharda meydana gelmesine karşın, en çok zararın yaz aylarında görüldüğünü söyledi. Ceylan, çapı 5 ila 50 milimetre arasındaki buz parçalarının dolu olarak adlandırıldığını anımsatarak, dolunun, gündüz sıcaklıkla birlikte havanın ısınması ve yükselmesi sonucu oluştuğunu kaydetti. Dünyada dolu ile ilgili ilk bilimsel çalışmaların 1806 yılında başladığını ve 1925 yılından bu yana çalışmaların yoğunluk kazandığını hatırlatan Ceylan, 1970 yılında ABD’nin Kansas eyaletinde tespit edilen 766 gram ağırlığındaki dolu tanesinin bugüne kadar görülen en büyük dolu tanesi olduğunu belirtti.
TÜRKİYE’DE CEVİZ BÜYÜKLÜĞÜNDE
Bunun dışında, dünyanın farklı yerlerinde 500 gram ağırlığında ve 20-25 santimetre çapında dolu tanelerinin de kaydedildiğini aktaran Ceylan, Türkiye’de ise bugüne kadar ceviz büyüklüğünde dolu tanelerinin tespit edilebildiğini aktardı. Türkiye’nin, ortalama yüksekliği bin 100 metrelik bir bölge olduğunu kaydeden Ceylan, topoğrafik özelliklerin, Türkiye’nin yağış rejimini de etkilediğini dile getirdi. Ülkenin büyük bir bölümünün karasal yapı niteliği taşıdığını belirten Ceylan, bunun dolunun oluşması için müsait bir ortam oluşturduğunu ifade etti. Dolu yağışlarının, özellikle ilkbahar mevsiminde, Nisan ve Mayıs aylarında gözlendiğini anlatan Ceylan, bir yıl içinde meydana gelen dolu yağışlarının yüzde 55’inin ilkbaharda, yüzde 17’sinin yaz ve kış aylarında, yüzde 11’inin ise sonbaharda kaydedildiğini anlattı.
12.00-18.00 SAATLERİ ARASINDA
Ankara, Yozgat, Kırşehir, Sivas, Amasya, Kars, Erzurum, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Adıyaman, Muğla ve Antalya civarlarının en fazla dolu yağışının gözlendiği yerler olduğunu belirten Ceylan, şu bilgileri verdi:
“İlkbahar mevsiminde özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden başlayıp Doğu Anadolu Bölgesi’nin batısıyla beraber İç Anadolu’ya doğru uzanan bir kuşak, İç Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi özellikle Orta ve Doğu Akdeniz Bölgesi dolu açısından riskli bölgelerimiz. Yaz mevsiminde biraz daha İç Anadolu’ya ya da karasal bölgelerimize doğru kayıyor. Ama sonbaharda kıyı bölgelerimizde yine tabii ki sıcaklık ve biraz da topoğrafyanın etkisiyle dolu hadiselerini daha sık görüyoruz. İzmir’den başlayarak dar bir alan, Kıyı Ege, sonrasında Antalya’nın da içinde bulunduğu bölge, kış mevsiminde belki de yegane dolu hadisesinin yaşandığı bölgelerimiz içerisinde.” Ceylan, Türkiye’de, dolu hadisesinin en fazla 12.00 ila 18.00 saatleri arasında gözlendiği kaydetti.
BAŞKENT AFETİN İLK SIRASINDA
Verilere göre, dolunun en fazla afete neden olduğu şehirlerin Ankara, Kars, Antalya ve Konya olduğunu kaydeden Ceylan, tarımsal faaliyetler üzerinde en fazla dolu etkisinin görüldüğü şehirlerin ise Antalya, Konya, Ankara, Kars ve Malatya olarak sıralandığını ifade etti. Dolunun, ulaşıma etkisi açısından da Mersin, Antalya, Çorum, Erzurum, Mardin, Balıkesir ve Kırklareli illerinin ilk sıralarda yer aldığını vurgulayan Ceylan, yerleşim yerlerine etki açısından da Antalya ve Ankara’nın başı çektiğini belirtti.
ARABALARA ZARAR VERİYOR
Ceylan, Türkiye’de, 1940 yılından bugüne kadarki veriler incelendiğinde, dolu afetinin etkilerinin, 2000 yılından beri bir artış gösterdiğini dile getirerek, “Meydana gelen bir dolu olayının insanlar ya da sahip oldukları mal üzerinde olumsuz etkileri daha fazlalaştı. Artık herkesin arabası var. Meydana gelen bir dolu olayı araçlara zarar verebiliyor, maddi kayba yol açabiliyor. Evler aynı şekilde bundan olumsuz etkilenebiliyor” diye konuştu.ANKARA /