DOĞAL SEYİR BOZULDUĞUNDA EKONOMİLER SARSILIR
Aydemir, Trump döneminde uygulamaya konulan ve halen etkileri süren yüksek gümrük tarifeleri, ticaret savaşları ve suni ekonomik yönlendirmelerin sadece Amerika’yı değil, tüm dünya ekonomisini zedelediğini kayda geçerek, bu yaklaşımların ülkeler arasında refah uçurumunu derinleştirdiğini, huzursuzlukları artırdığını ifade etti.
Aydemir, Trump’ın politikalarının, doğal bir ekonomik gelişim sürecinin dışına çıkılarak; serbest piyasa dengelerinin dış müdahalelerle altüst edildiği bir düzen yarattığını söyledi. Bu anlayışın, tıpkı biyolojik türlerin doğal evrimine dışardan yapılan müdahaleler gibi iş dünyasını, ülkelerin ekonomik yapılarını ve en önemlisi insan hayatlarını doğrudan etkilediğini vurguladı.
DARWIN’İN DÜŞÜNCE YAPISI VE EKONOMİK EVRİM
Aydemir açıklamasında, Charles Darwin’in Türlerin Kökeni eserinde ortaya koyduğu doğal seçilim ilkesini bir ekonomik benzetmeyle değerlendirdi. Darwin’e göre doğada ayakta kalan, çevresine en iyi uyum sağlayan türdür. Bu süreç dış müdahaleye kapalı, zaman içinde oluşan doğal bir evrimdir.
Trump’ın ticaret politikaları ise bu doğal süreci kesintiye uğratan, piyasaları suni olarak şekillendirmeye çalışan bir müdahale biçimi olarak öne çıkmaktadır. Aydemir, “İş insanlarının yıllar içinde kurduğu dengeleri, uluslararası ticaret sistemlerinin oturmuş yapısını tek bir siyasi müdahale altüst ediyorsa orada artık serbest piyasa değil, suni bir ekonomik düzen vardır” dedi.
KARL MARX, ADAM SMITH VE GÜNÜMÜZ EKONOMİSİ
Aydemir, Karl Marx’ın sınıf mücadeleleri üzerinden inşa ettiği üretim ilişkileri teorisini de hatırlatarak, Trump’ın uygulamalarının, sanılanın aksine ezilen sınıfları değil, küresel sermayenin konumunu güçlendiren bir araç haline geldiğini kaydetti. “Trump’ın uygulamaları, proletaryaya umut değil; daha çok belirsizlik sundu. Küresel emek piyasasında rekabeti artırmak yerine tehdit algısını büyüttü” şeklinde konuştu.
Adam Smith’in “görünmez el” metaforuna da değinen Aydemir, serbest piyasanın kendi dengesini bulmasına izin verilmesi gerektiğini, aksi halde oluşacak yapay ortamların yeni krizlerin tetikleyicisi olacağını söyledi. “Ekonomiyi ellerle çekiştirdiğinizde değil, doğasına uygun şekilde teşvik ettiğinizde refah doğar” vurgusunda bulundu.
TÜRKİYE’NİN EKONOMİK KIRILGANLIĞI VE DİKKATLİ YÖNETİM GEREĞİ
Türkiye’nin pandemi sonrası süreçte pek çok ülke gibi ekonomik olarak ciddi dalgalanmalara maruz kaldığını, özellikle enflasyonla mücadelede önemli adımlar atıldığını hatırlatan Aydemir, dış müdahalelere açık bir sistemde bu tarz küresel çalkantıların Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde çok daha derin etkilere yol açabileceğini belirtti.
Bu yüzden Türkiye’nin ekonomik yönetiminde sükûnet, dikkat ve öngörü temelinde ilerlenmesi gerektiğini söyleyen Aydemir, “Suni dalgalarla yıkılan sistemler, doğal seyrini koruyanlara göre çok daha uzun süre toparlanamaz. Bizim temel gayemiz, kendi iç dinamiklerimizle, üretim odaklı, istikrarlı ve dengeli bir ekonomik yapı kurmaktır” dedi.
Aydemir, tüm bu analizlerin sonunda, dünyada yeniden huzurlu bir ekonomik zemin inşa edilebilmesi için serbest piyasa kurallarının gözetilmesi, ülkelerin birbiriyle uyum içinde çalışabileceği sistemlerin desteklenmesi ve ekonomiye dış müdahalelerle yön verilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.