İstihdamda toparlanma için hedef 2011
“Krizin patlak verdiği Ekim 2008’den bu yana 20 milyondan fazla kişi işsiz kaldı. Tahminler, beş milyona yakın kişinin daha yakın dönemde işinden olabileceği yönünde. Toplam 43 milyon kişi ise uzun dönemli işsizlik ve emek piyasasının dışında kalma riski altında…”
Bu ifadeler Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) hafta başında yayınladığı “Global Kriz” başlıklı güncel raporunda yer alıyor. ILO, 51 ülkeyi kapsayan dönemsel raporunda krizin istihdam piyasası üzerindeki olumsuz etkilerini çarpıcı rakam ve detaylarla ortaya koyuyor. İşsizliğin tüm boyutlarıyla ele alındığı raporun altını çizdiği en önemli detay ise ekonomide gözlemlenen iyileşme sinyallerinin, istihdama olumlu yönde bir etki yaratmadığı yönünde. Raporunda iş piyasasında olası toparlanmanın beklenenden daha uzun sürebileceğini vurgulayan ILO, Türkiye’nin de dahil olduğu 51 ülkeyi gerekli önlemleri alma ve sürdürme konusunda uyarıyor.
Ekonomik gelişmelerin sosyal yaşam ve çalışma hayatı üzerine etkileri konusunda akademik çalışmaları ve kitapları bulunan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Buğra, raporu “Tespitleri dikkate alınması gereken bir çalışma” şeklinde yorumlarken özetle ILO’nun verdiği mesajla hükümetleri ve şirketleri ciddi biçimde uyardığının altını çiziyor: “Aşırı iyimserlikten kaçının!”
Endişe artıyor
ILO’nun kriz konusundaki kapsamlı raporu, ekonomide yaşanan canlanmanın henüz ilk aşamalarının kaydedildiği bu dönemde, iş piyasasında olumlu bir hareketliliğin yaşanmasının pek de mümkün olmadığı vurgusunu yapıyor. Raporun özellikle dikkat çektiği nokta ise istihdam. Hükümetlerin ekonomide yaşanan iyimser havayı sürdürülebilir kılmak için kamu harcamalarına devam etmesi ancak bu süreçte ana hedefin istihdam olması gerekliliği de, altı çizilen bir diğer ifade. Ancak ILO’nun hükümetlere yönelik uyarısı bununla sınırlı kalmıyor. Krizden çıkış aşamasında aralarında Türkiye’nin de yer aldığı pek çok ülkenin ciddi önlemler aldığını belirten ILO, bu politikaların önümüzdeki dönemde de mutlak surette sürdürülmesi uyarısında bulunuyor. “İş piyasasına dair güvensizlik devam ediyor. İşini kaybetme veya iş bulamama endişesi taşıyan milyonlarca kişi var. Bu da tüketim, buna bağlı olarak da yatırım kararlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu anlayışın kırılması için son bir yıl içinde alınan önlemlerin aynı inançla sürdürülmesi şart” ifadesinin yer aldığı araştırmaya göre eğer bu yol izlenirse istihdamda yüzde 7’lik artış yaşanabilir.
En erken iyileşme 2011’de
Finans sektöründe yaşanan denetimsiz büyümenin global krizin yaratıcısı olarak gösterildiği raporda, istihdamın geleceğine dair birtakım tahminlere de yer veriliyor. Rapora göre 51 ülkede toplam 43 milyon kişi işsizlik riskiyle karşı karşıya. Daha önceki krizlerden edinilen deneyimin ışığında bu riskin düşük vasıflı, göçmen veya yaşlı çalışanlar için daha yüksek olduğu bir gerçek. İş hayatına atılmaya hazırlanan gençler ve kadınlar için yakın dönemde iş bulmanın oldukça zor olacağı da tespitler arasında. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yüksek beceri gerektiren işlerin yavaş yavaş yok olduğuna dikkat çeken rapor, bu sektörlerde çalışan yetenekli çalışanların da kayıt dışı ekonomilere kaymak zorunda kaldığına dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Ayşe Buğra, global krizin iş arayanlar kadar mevcut çalışanların durumunda da ciddi değişikliklere yol açtığını söylüyor. Özellikle Türkiye’de kayıt dışı çalışanların sayısında ciddi artış yaşandığını belirten Buğra, ücret düşürme ve yarı zamanlı çalışma gibi önlemlerin istihdam oranlarını korusa da uzun vadede çalışma şartlarını kötüleştirdiği görüşünde: “Kriz döneminde alınan önlemlerin kalıcı hale gelmesi istihdam açısından tehlikeli. Zaten ILO da raporunda istihdam, sosyal güvenlik ve becerilere yönelen politikaların uygulamaya konmasını, ücretlerin düşürülmesi ve çalışma standartlarının aşağı çekilmesi gibi uygulamalardan kaçınılmasını, krizde yapılacakları sosyal diyalog yoluyla belirlemeyi öneriyor.”
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün kapsamlı raporu ayrıca uzun süre işsiz kalanların yeniden istihdam piyasasına katılmasının ve çalışmaya başlamasının zor ve pahalı bir süreç olduğunun kanıtlandığını da vurguluyor. Bu nedenle de ilk aşamada yeni işsizliklerin önüne geçecek politikaların uygulanması, uzun vadede maliyetleri düşürücü bir etkiye sahip. Ancak iyileştirme politikalarından vazgeçilmesi durumunda, işten çıkarılması önlenen kişilerin de işlerini kaybetme riski olduğu öngörüsü de raporda yer alıyor. ILO’nun iyileşmeye dair beklentileri ise 2010’dan sonrasını işaret ediyor. Gelişmekte olan ülkelerde 2010 yılından itibaren başlayan iyileşme sürecinin ancak 2011’den itibaren kriz öncesi döneme yaklaşacağı tahminler arasında. Gelişmiş ülkelerde ise takvim biraz daha ileriyi gösteriyor. Rapor gelişmiş ülkelerde istihdam piyasasında toparlanmanın 2013’ten önce olmak.
Büyük Buhran’ın kıyısından dönüldü
Araştırmaya katılan 51 ülkenin yalnızca üçte birinde özel sektör çalışanları ve kendi adına çalışanlar için işsizlik sigortasına benzer sosyal güvence olduğunu ortaya koyan ILO’nun “Global Kriz 2009” raporu tüm dünyada iş yaşamına dair öngörülmezliğin yükseldiğine de işaret ediyor. Raporda yer alan belki de tek olumlu ifade ise mevcut krizin büyüklüğüne dair.
Dünyada ekonominin iyileşme sinyalleri verdiğine işaret eden ILO, ekonomideki durgunluk sürecinde işten çıkarılanların sayısının, önceki krizlere dayalı olarak yapılan tahminlere göre daha az olduğunu ortaya koyuyor. ILO yöneticilerinin rapora dair yorumu ise yeni bir “Büyük Buhran”ın önüne geçildiği yönünde.
Global krizden çıkışa ve özellikle istihdamı artırıcı önlemlere de yer verdiği raporunda ILO, çevreye yapılacak yatırımın uzun vadede ekonomide ve iş piyasasında olumlu gelişmelere yol açacağı tahmininde bulunuyor. “Çevreye yapılan yatırım istihdamı artırabilir” ifadesinin yer aldığı rapora göre karbondioksit salımının ücretlendirilmesi ve bu gelirin de iş piyasasıyla ilgili vergilerin düşürülmesinde kullanılması önümüzdeki beş yıllık süreçte istihdamda artışa yol açabilir.
Mevcut işlerin yaklaşık yüzde 40’ının yüksek oranda karbon salınımı yarattığını belirten ILO, acil olarak yeşilci politikaların iş dünyasında da devreye sokulması gerekliliğinin altını çiziyor.
Raporda Türkiye için ne söyleniyor?
Prof. Dr. Ayşe Buğra/Boğaziçi Üniversitesi
Ekonomideki iyileşmenin, istihdama etkisi yok. Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkede işsizlik en ciddi sorun. Eğer kriz bitiyor diye aldığımız önlemlerden vazgeçersek yeni krizlere kapı açarız. Aşırı iyimserlikten kaçınmak lazım. Tüm dünyada 20, Türkiye’de ise 2 milyon kişi krizle birlikte işinden oldu. Türkiye’de kadınların ve gençlerin çalışma hayatına katılımı çok düşük. Yalnızca kadınların dörtte biri, gençlerin de üçte biri iş piyasasında. Bir taraftan da kayıt dışı istihdam oranları artış gösteriyor. ILO bu konuda ciddi önlemler alınması konusunda Türkiye’yi uyarıyor.
Raymond Torres / ILO Sosyal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü
Ekonomide iyileşme sinyalleri gelmesine rağmen destek tedbirlerinden erken vazgeçilmemesi gerekiyor. İşsizlikle birlikte part-time çalışan kişi sayısında da belirgin bir şekilde yükselme var. Küresel istihdam krizi henüz bitmedi. İşin istihdam boyutunda yaşanan kriz devam ettiği sürece ekonomik canlanma hem kırılgan hem de eksik kalır. ILO’nun tahminlerine göre küresel işsizlik 241 milyonu aşkın kişiyi etkileyerek bir rekora ulaşabilir. Uygun tedbirler alınmaması halinde mevcut durumda işi olan beş milyon kişi daha işsiz kalabilir.
Finans dışı sektörlere ilgi...
Rapor 2008’de patlak veren krizin çalışma hayatına yeni atılacakların kişilerin kariyer hedeflerini etkilediğini de ortaya koyuyor. Buna göre dünyanın en iyi 10 ekonomi ve yönetim okullarının 2008 mezunları meslek tercihlerini ağırlıklı olarak finans dışı sektörlerden yana kullandı.
Yüzde 60.2 Finans dışı sektörler
Yüzde 39.8 Finans sektörü
SABAH