Başkent’in ilk resmi planı olan Jansen Planı’nda “kent meydanı” olarak tasarlanan, ancak bugün yayalardan çok dolmuş, seyyar satıcı ve polislere ev sahipliği yapan Güvenpark’ın makus talihi, Ankara Hürriyet’in, ‘Güvenpark’ta neler oluyor’ başlıklı yazı dizinin ilk konusu oldu. İşte, kuruluşundan bugüne uzanan Güvenpark’ın “işgal” dolu hikayesi şöyle:
Güvenpark bölgesini 1930’lu yıllarda yaya ve bisikletlilere ayıran Jansen’in bu gezinti yolu, 1950’lilerde yol genişletme operasyonlarına kadar varlığını sürdürdü. Güvenpark’ın bir bölümü, 1970’lerin ortalarında önce otobüs, sonra da dolmuş durağı haline geldi.
Ankara, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olarak ilan edildikten sonra, mimari anlamda da atılama geçmek istedi.
Özellikle Kızılay aksının, Cumhuriyet’in ilk yıllarında çağdaş toplum beklentilerine ve kentsel yaşam standartlarına uygun bir temsil mekanı olması için baştan sona Alman mühendisler tarafından tasarlandı. Ankara’nın bu denli önem kazanmasının ardından toplumsallaşmanın merkezi olarak nitelendirilen Kızılay, ayrı bir önem kazandı.
ÖNCELİK YAYA VE BİSİKLETTİ
1924 tarihli Lörcher Planı’nda olduğu gibi kentin ilk resmi planı Jansen Planı da bu aks üzerinde planlandı. 1932’de, kentin 300 bin nüfusu göreceğini tahmin eden Hermann Jansen, Kızılay’da Güven Anıtı ile simgesel bir vurguya hazırlanan Güvenpark ve bakanlıklar bölgesinin planını hazırladı. Bugünkü Güvenpark bölgesini yaya ve bisikletlilere ayıran Jansen’in bu gezinti yolu, 1950’li yıllardaki yol genişletme operasyonlarına kadar varlığını sürdürdü.
‘SİMGESEL BİR ANIT’ FİKRİ
Jansen planına eşdeğer biçimde çalışmalarını yürüten Avusturyalı mimar C. Holzmeister ise, yeni rejimin ihtiyaçlarına uygun kamu kurumlarının binalarını, bu kurumlarda çalışan memurların oturacağı konutları, içinde bulunacakları çevreyle birlikte planlarken, bugün Kızılay Meydanı olarak anılan meydanın bir köşesinde de sözü edilen parkı (Güvenpark) öngördü. Bu amaçla çalışmalarına başlayan Holzmeister, çağdaş Ankara’ya en uygun ve bölgenin simgesel değerini anlatabilecek bir anıt projesi için ön hazırlığını yaptı.
GÜVENPARK ADINI ANITTAN ALDI
Güvenpark adını, yapıldığı yıllarda Emniyet Abidesi olarak anılan anıttan aldı. Jansen Planı’nda önerilen açık yeşil alan sisteminin en önemli parçalarından oldu. Atatürk Bulvarı ile Milli Müdafaa Caddesi arasında ve yaklaşık 25 bin metrekarelik bir alan kaplayan parkın içinde bulunan anıtın ilk adımlarını ise mimar Holzmeister’ın yönlendirmesiyle Avusturyalı sanatçı Anton Hanak attı. Ancak sanatçı, anıtı bütünüyle tamamlayamadan 1934 yılında öldü. Anıtı tamamlama işi bu olayın ardından J.Thorak’a verildi ve 1935’ta tamamlandı.
HALEN 1. DERECE SİT ALANI
Halen 1. derece sit alanı olarak tescilli bulunan Güvenpark, Ankara’nın en önemli kamusal mekanlarından biri. Ankara’nın başkent ilan edilmesinin ardından şehrin imar planını üstlenen Alman Hermann Jansen’in projelendirdiği Güvenpark’ın bir bölümü, 1970’lerin ortalarında önce otobüs, sonra da dolmuş durağı haline getirildi. Park, başlangıçtaki alanının bir bölümünü zaman içinde kaybetmiş olsa da, halen Cumhuriyet yıllarının izini taşıyor ve eski Ankara’nın mimari yapısına ışık tutuyor.
Ve bugün
Karmaşa, kalabalık...
Kızılay’ın kalbi Güvenpark, ismindeki ‘park’ kavramını yitirerek yeni bir boyut kazandı.
Şehrin göbeğinde nefes alınıp yeşilin keyfine varılacak bir park olmaktan ziyade, dolmuş, otobüs ve taksi durakları ile Güvenpark, vatandaşın aklına ‘karmaşa’ ve ‘sıkışıklık’ olarak yer edindi. Tarihi boyutuyla Başkent’in en önemli simgeleri arasında yer alan Güvenpark, şu sıralar yeşillerin arasında tam bir kaos merkezine dönmüş durumda.
YEŞİL, AKREP VE TOMA
Bir yanda Güvenpark’ın arka tarafındaki kısımda dolmuş, otobüs ve taksi durakları yer alırken, diğer yanda da parkın Başbakanlık Merkez Binası tarafında güvenlik önlemi amacıyla çevik kuvvet ekipleri, TOMA’lar ve akrepler, Ankaralıların şehrin merkezindeki bu yeşil alanı keyifle kullanmasına engel oluyor. Milli Müdafa Caddesi ve Kumrular Sokak bölgesinde ilerleyen yayalar, toplu taşıma araçlarının durakları nedeniyle kaldırım yerine asfalttan yürümek zorunda bırakılıyor.
YÜRÜYECEK YOL YOK
Neredeyse yayalar için yürüyecek yol bulunmayan Güvenpark’ta dolmuş ve otobüslerin arasında geçen vatandaşlar adeta ‘kaçarak’ uzaklaşırken, bu keşmekeşten dolmuş ve otobüs şoförleri de nasibini alıyor. Sıra yüzünden durağına giriş yapamayan dolmuşlar caddenin ortasında kaldıkları için yoldan geçen diğer araç sürücüleriyle tartışmak zorunda bu durumdan olumsuz etkilenen otobüs şoförleri de, “Trafik yüzünden istirahat saatimizi kaçırıyoruz, dolmuşçunun da otobüsçünün de işi aksıyor” diye tepki gösteriyor.
OLAYLARIN DA MERKEZİ
Bugüne kadar sayısız mitinge ve eyleme ev sahipliği yapan Ankara’da gösteri denilince akla ilk olarak Kızılay Meydanı ve Güvenpark geliyor. Sivil Toplum Kuruluşları, dernekler, siyasi partiler ve konfederasyonlar gösteri düzenlerken mutlaka Kızılay’ı adres olarak gösteriyor.
Seslerini duyurmak için toplanan her kalabalık Kızılay’a girmek istediği için de her eylemde ve yürüyüşte Güvenpark ve civarında da toplumsal olaylar eksik olmuyor. Yakın zamanda Ankara’da yapılan Gezi Parkı protestolarında da ilk adreslerden birisi Kızılay ve Güvenpark olmuştu.