MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Lideri Deniz Baykal’la “ruh ikizi” olduğunu söyleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi.
Bahçeli, “İlla ki bir ikiz olma hali yakıştırılacaksa Sayın Baykal’la ve Sayın Erdoğan’la ruh ikizi olmaya razı olabiliriz. Ancak bir başbakan olarak Türk düşmanlarının, İmralı canisinin, Peşmerge reislerinin, Müslüman katillerinin, İslam karşıtlarının, soykırım iddiacılarının ruh ikizi olmaktan utanç duyarız” diye konuştu. Bahçeli, Erdoğan’ın köşe yazarlarına yönelik “gaz vermeyin” sözlerinin 7 yıldır söylediği en isabetli söz olduğunu belirterek, “Ancak sözünün sonunda sarf ettiği basının artık daha özgür olduğuna yönelik iddiası ise tam bir aldatma ve pişkinlikten ibarettir” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye’nin içine girdiği ‘fasit daire’den, huzursuzluk girdabından, hoşnutsuzluk yumağından AKP iktidarıyla çıkma şansının artık kalmadığına işaret eden Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın kaynakların azlığına yönelik sözlerini de eleştirdi. Bahçeli, “Bir tarafta işini yürüten yandaşlar, dünürler ve akrabalar vardır, diğer tarafta ise ağırlaşan sefalet şartları içinde yaşayan vatandaşlarımıza ‘ne yapalım imkanlarımız az’ diyerek eşitlikten yoksun, ahlaktan uzak ve insanlıktan bihaber şekilde yaklaşılmaktadır. Milleti için kıt olduğu söylenen imkanlar nedense Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarıyla birlikte ailelerine AKP’li olmanın tılsımı ile haram-helal demeden ardına kadar açılmıştır. Başbakan Erdoğan’ı iki kuşak içinde kayıkçılıktan gemi sahipliğine yükselten talih, vatandaşlarımızın ne yazıktır ki beş kuşaktır yoksulluktan kurtulmasını sağlayamamıştır” dedi.
-“YEDİ YIL ÖNCESİNE GÖRE GEMİ ALACAK İMKANINIZ NE ÖLÇÜDE ARTTI?”-
Başbakan Erdoğan’ın son ulusa sesleniş konuşmasında vatandaşa yedi yıl öncesine göre aldığı yumurtayı, yağı, peyniri sorduğunu kaydeden Bahçeli, Başbakan’a “Yedi yıl öncesine göre, gemi alabilecek imkanınız bugün ne ölçüde artmıştır? İktidara gelmeden önce takalara, kayıklara, teknelere ilgi gösterenler, bugün nasıl olur da şileplere sahip olmuşlardır ve bu kirli paranın kaynağı nereden sağlanmaktadır? Bugün düne göre banka hesaplarınızdaki sıfırlar ne yönde değişmiştir?” diye sordu. Erdoğan’ın bakkallarla ilgili sözlerinin de herkesi rahatsız ettiğini belirten Bahçeli, “Artık AKP iyice niyetini bozmuş ve kontrolünü kaybetmiş bir halde bakkallarla uğraşmakta, kasaplara göz dikmekte, manavları alaşağı etmenin sinsi planlarını yapmaktadır” diye konuştu.
-“KOBİ’YE YÖNELİK ÖZEL BİR BÜROKRASİ SİSTEMİ KURULMALI”-
Bahçeli, konuşmasında KOBİ’lerin sorunları ve çözüm önerilerini de dile getirdi. Türkiye’de iki milyona yakın KOBİ’nin faaliyet gösterdiğini belirten Bahçeli, sağlıklı bir KOBİ politikasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Bahçeli, KOBİ’lerle ilgili önerilerini ise “İstihdamı geliştirici bir teşvik sisteminin benimsenmesi, KOBİ’ye yönelik özel bir bürokrasi sistemi kurulması, her türlü işlemin basitleştirilmesi, KOBİ’ler için kolay erişilebilir finans sistemi tasarlanması, Ar-Ge yatırımı yapmalarının ve araştırmacı istihdam etmelerinin özendirilmesi, Gelişen İşletmeler Piyasası’nın etkin olarak çalışmasının sağlanması” olarak sıraladı.
-ERDOĞAN’A “RUH İKİZİ” TEPKİSİ: UTANÇ DUYARIZ-
Başbakan Erdoğan’ın MHP’yi anamuhalefet partisi ile ‘ruh ikizi’ olmakla itham ettiğini ve MHP’nin duruşunu ‘adice bir suçlama’ ile ‘ırkçı ajitasyon’ olarak tanımladığını söyleyen Bahçeli şöyle konuştu:
“Sayın Erdoğan da Sayın Baykal da milletin evlatlarıdır. Mutlaka, tertemiz aileler içinde büyümüşler ve milletimizin bağrından siyaset hizmetine talip olmuşlardır. Hepsine saygı duyarız. Ne var ki bu konuda ısrarlı olan Başbakan’a cevabımız şudur; İlle ki bir ikiz olma hali yakıştırılacak ise Sayın Baykal’la ve Sayın Erdoğan’la ruh ikizi olmaya razı olabiliriz. Ancak bir başbakan olarak Türk düşmanlarının, İmralı canisinin, Peşmerge reislerinin, Müslüman katillerinin, küresel zalimlerin, İslam karşıtlarının, soykırım iddiacılarının, sömürgeci zihniyetlerin ruh ikizi olmaktan utanç duyarız. Allah böylesi çürümüşlüğün, bu rezaletlerin ve bu alçalmaların ikizlerinden ve eş başkanlarından, stratejik ortaklarından da ve onlarla kucaklaşan idarecilerden milletimizi korusun.”
-“BAŞBAKANIN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDEN SÖZ ETMESİ İKİYÜZLÜLÜK”-
Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın medya mensuplarından gece gündüz hükümet icraatlarına yer verecek kapı kulları olmalarını beklediğini savunarak, “Kendisini ikinci Atatürk olarak açıklayanlara ikinci Fatih ilan edenlere, kimsesizlerin kimi, sessizlerin sesi olarak tanımlayanlara suskun kalarak onaylayan Başbakan’ın şimdi tahrik ettiği yandan medyanın taleplerini gaz verme olarak yorumlaması içine düştüğü buhranın işaretidir. Şayet bir dil sürçmesi değilse Başbakan’ın eleştirdiği bu ‘gaz alma’ konusu stratejik bir zihniyet dönüşümüne işaret edecektir. Bu hayırlı bir gelişmedir ve yedi yıldır söylediği en isabetli sözdür. Ancak sözünün sonunda sarf ettiği basının artık daha özgür olduğuna yönelik iddiası ise tam bir aldatma ve pişkinlikten ibarettir” diye konuştu.
Başbakan’ın basın özgürlüğünden bahsetmesinin tam bir ‘ikiyüzlülük’ olduğunu belirten Bahçeli “Özgürlükten kasıt, Türklüğe hakaretse, evet bugün medyanın daha özgür olduğu kesindir. Özgürlükten maksat, cumhuriyeti yıkma arayışları ise evet bugün basının daha özgür olduğu söylenebilir.
Özgürlükten anlaşılan iktidara kapı kulu olup iaşesini hükümete yüz sürerek sağlamaksa evet bugün medyanın daha özgür olduğu ortadadır. İkbalini, iaşesini iktidara bağlamış, iradesini hükümete teslim etmiş, itibarını ise medya patronu, ekran yorumcusu, köşe yazarı gibi sıfatlarla ayaklar altına almış çürümüş bir zihniyetin alabildiğine özgür olduğunu söyleyebiliriz. Eğer Başbakan’ın basın özgürlüğünden kastı buysa doğrudur ve bu kendisinin eseridir. Ne kadar iftihar etse azdır” diye konuştu.
-“KAMU DİPLOMAMASİSİ KOORDİNATÖRLÜĞÜNÜ DİKKATLE İZLEYECEĞİZ”-
Bahçeli, grup konuşmasında, 30 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan bir genelge ile Başbakanlık Başmüşavirliği sorumluluğunda Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ihdas edilmesini de değerlendirdi. Bahçeli Başbakan Erdoğan’a şu soruları yöneltti:
“Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği uhdesinde bulunan ‘Devlet çapında psikolojik harekatın planlanması, uygulamaların koordine ve kontrol edilmesi görevi’ bir kanunla 2003 yılında neden iptal edilmiştir? Kanunla belirlenmiş bu görev yedi yıl sonra neden bir Başbakanlık genelgesiyle Başbakanlık başmüşavirine tekrar verilmiştir?
Darbe söylentileriyle ilişkilendirilen psikolojik harekat faaliyetlerinin ‘kamu diplomasisi’ adı arkasına gizlenerek yenden ülke gündemine sokulmasının ve bu maksatla bir koordinatörlük oluşturulmasının gerçek nedenleri nedir? Bu faaliyetlerin koordinatörü Başbakanlık Başmüşaviri olacağına göre Başbakan kaynaklı olarak yurt içine yönelik bir psikolojik harekat faaliyeti mi söz konusu? Başbakana doğrudan bağlı ve telefon dinleme faaliyetleri ile kuşkular uyandıran Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile bu koordinatörlüğün ortak çalışması düşünülmekte midir? Bu birimin açıklanan görevler dışında hangi maksatlara hizmet edeceği konusunda ciddi kuşkularımız vardır ve her çalışmasını dikkatle izleyeceğimiz bilinmelidir.”
ANKA