Türkiye ile İsrail krizinde Cumhurbaşkanı Şimon Peres devreye girdi ve Peres'in isteği üzerine İsrail Dışişleri Bakanlığı Türkiye'ye resmi özür mektubu gönderdi.
İsrail'in Kanal 10 televizyonu, Dışişleri Bakanlığının hazırlığı, özür içeren mektubu Türkiye'ye gönderildiğini bildirdi.
Edinilen bilgiye göre, özür dileme kararını Cumhurbaşkanı Peres ile Başbakan Binyamin Netanyahu birlikte aldılar.
Öte yandan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da bir açıklama yaparak, ''Konunun çözüldüğü umudunu taşıdığını" belirtti. Netanyahu, mektubun kaleme alınmasına bizzat katıldı.
Dışişleri Bakanlığı, İsrail'den beklenen özrün ''Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un Büyükelçi Oğuz Çelikkol'a muhatap mektubu'' ile taraflarına iletildiğini bildirdi.
Bakanlık, mektupta şu hususların vurgulandığını kaydetti:
''Şahsınıza ve Türk halkına saygılarımı iletir ve çeşitli konularda farklı görüşlere sahip olmamıza rağmen, sizi temin ederim ki bunlar, hükümetlerimiz arasında açık, karşılıklı ve saygıya dayalı diplomatik kanallardan ele alınması ve çözümlenmesi gerekir.
Sizi küçük düşürmek gibi bir niyetim hiçbir şekilde yoktu. Girişimimin yapılış biçimi ve algılanışı nedeniyle özür dilerim. Lütfen bunu büyük saygı duyduğumuz Türk halkına iletiniz."
ÖZÜR SÜRECİ NASIL İŞLEDİ?
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon, Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol'a yönelik, diplomatik nezaket kurallarına uymayan davranışından dolayı resmen özür diledi. Ayalon imzalı mektup, Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliği aracılığıyla Ankara'ya iletildi.
Edinilen bilgiye göre, Ayalon mektubunda, ''(İsrail Parlamentosu Knesset'te) Dün yaşananların gerçekleşme ve yansıtılış biçiminden dolayı, Büyükelçi Çelikkol'dan özür diliyorum'' ifadelerini kullandı. Ayalon, ''Onu kırmak istemiyordum. Kırdıysam üzgünüm'' derken, Büyükelçiye karşı hiçbir şekilde küçük düşürücü bir davranışta bulunmak istemediğinin de altını çizdi. Ayalon, mesajının Türk halkına da iletilmesini istedi.
İki ülke arasında son bir yıldır, İsrail'in Gazze'deki ''Kurşun Dökme'' operasyonu ile başlayan süreçte, inişli-çıkışlı seyreden ikili ilişkileri son derece geren diplomatik nezaketsizlik olayında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, ''Gereken özür resmen dilenmezse Büyükelçinin geri çekileceği'' yolundaki uyarısının ardından, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres devreye girdi.
Peres, önce Ayalon'u aradı ve ''Böyle bir davranış güzel olmadı'' uyarısında bulundu. Bunun üzerine Ayalon, halen İsrail dışında resmi ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile bir telefon görüşmesi yaptı. Lieberman'ın Ayalon'a cevabı da ''Terbiyesizlik ettiysek, özür dilemekte yarar var'' oldu.
-ÖNCE NAMIK TAN'I ARADI-
Bunun üzerine Ayalon, ilk özrünü daha önce Tel Aviv'de büyükelçi olan Namık Tan'ı arayarak iletti.
Daha sonra da Ayalon'un resmi özür mektubu hazırlandı. Mektup, önce Tel Aviv'deki Türkiye Büyükelçiliği'ne iletildi, buradan da Ankara'ya, Dışişleri Bakanlığı'na gönderildi.
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Ayalon, mektubunun hazırlandığı saatlerde Knesset'te yaptığı açıklamada, yaşanan son krizin, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin ''yararına bir sonuç vereceğine'' inandığını dile getirdi.
Ayalon, dün gece de bir açıklama yapmış ve genel ifadeler kullanarak, ''Amacım elçilerin onurlarıyla oynamak değildir'' deyip, aslında Türkiye'nin İsrail karşıtı tavrını protesto etmek istediğini belirtmiş ve bundan sonra yabancı diplomatlara protestolarını ''daha diplomatik yollarla'' ifade edeceğini kaydetmişti.
İsrail tarafının ''özür'' olarak baktığı açıklamayı Türkiye kabul etmemiş ve resmen özür beklendiğinin altını çizmişti.
-KNESSET'TEN 17 MİLLETVEKİLİ BÜYÜKELÇİ'DEN ÖZÜR DİLEDİ-
Öte yandan, İsrail parlamentosunun 17 milletvekili, Büyükelçi Oğuz Çelikkol'a, Ayalon'un tavrından dolayı özür dileyen bir mektup gönderdi.
Knesset'in Kadima milletvekillerinden Robert Tibayev'in öncülük ettiği girişimle gönderilen mektupta milletvekilleri, Ayalon'un nezaket sınırlarını aşan davranışından dolayı Çelikkol'dan özür dilerken, ''En önemli ihtilaflarda bile nezaket sınırlarının aşılmaması gerektiğini vurguladılar; karşısındaki kişi veya devletin haysiyetinin rencide edilmesinin doğru olmadığını'' dile getirdiler.