Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını güçlendirmek adına attığı adımların bazı çevreler tarafından sabote edilmek istendiğini ifade eden Ayrım, iş dünyasının siyaset üstü bir anlayışla ülkenin kalkınmasına destek vermesi gerektiğini vurguladı.
TÜSİAD’IN TARİHİ YANILGILARI
TÜSİAD’ın geçmişte ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde siyasi müdahalelerde bulunduğunu hatırlatan Ayrım, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçlerinde iş dünyasının doğrudan siyasete müdahil olmasının Türkiye’ye zarar verdiğini belirtti. Demokrasiye inanan bir yapının hükümetler üzerindeki baskı mekanizması gibi hareket edemeyeceğini ifade ederek, Türkiye’nin ekonomik ve demokratik gelişim sürecine zarar veren anlayışların geçmişte olduğu gibi bugün de kabul edilemez olduğunu söyledi.
İŞ DÜNYASI VE DEMOKRASİ AYRI TUTULMALI
TÜSİAD’ın iş dünyasının temsilcisi olarak ekonomi, sanayi ve ihracat konularında görüş bildirmesi gerektiğini, ancak siyasi süreçlere doğrudan müdahil olmaya çalışmasının büyük bir hata olduğunu belirten Ayrım, sivil toplum kuruluşlarının asli görevlerinden sapmaması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin ekonomik olarak bağımsız ve güçlü bir ülke olması için reel sektör ve hükümetin iş birliği içinde çalışmasının önemine dikkat çekti.
GÜÇLÜ TÜRKİYE HEDEFİNE ODAKLANILMALI
Ayrım, Türkiye’nin küresel ekonomide etkili bir oyuncu olma yolunda ilerlediğini ve bu süreçte iş dünyasının ulusal menfaatler doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin bölgesel ve küresel ölçekte ekonomik bağımsızlığını güçlendirmesi için sanayicilerin ve iş insanlarının siyasi gündemlerden uzak durarak üretim ve ihracata odaklanması gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını ve demokrasi mücadelesini sekteye uğratacak girişimlerin geçmişte olduğu gibi bugün de milletin iradesi karşısında başarısız olacağını ifade eden Ayrım, demokratik sistemin sivil toplumun katkısıyla güçleneceğini, ancak bu katkının siyaseti yönlendirme çabasına dönüşmemesi gerektiğini vurguladı.