Son günlerde devletin dijital güvenlik yaklaşımında önemli bir değişim sinyali var. Bu sadece bir yazılım ya da iletişim teknolojisi meselesi değil. Bu, egemenliğin dijital alandaki izdüşümüdür.
Önceki dönem milletvekillerinden, Türk Parlamenter Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Aydemir’in geçen hafta yaptığı açıklama, devlet katında yeni bir farkındalık düzeyine işaret ediyor. Aydemir, “Yazılım bağımsızlığı olmadan güvenlik eksiktir” diyerek aslında stratejik bir noktaya vurgu yaptı.
Bu açıklama, kulağa teknik gibi gelse de işin arka planında büyük bir güvenlik mimarisi var. Zira WhatsApp, Telegram gibi uygulamaların ABD, Çin ve İsrail istihbaratlarıyla olan bağlantılarına dair raporlar giderek artıyor.
Amerikan Kongresi'nin bile WhatsApp’ı yasaklaması tesadüf mü? İran’ın vatandaşlarına “kaldırın bu uygulamaları” demesi neyin göstergesi?
Aydemir’in dikkat çektiği gibi, artık istihbarat sadece sorgu odalarında değil; uygulama sunucularında yapılıyor. Konuşmalar, konumlar, meta-veriler... Hepsi başka ülkelerin güvenlik mimarileriyle eşgüdüm hâlinde.
Bu yüzden dijital alanda yerli ve milli uygulama çağrısı yalnızca bir teknolojik tercih değil; bir beka meselesidir. Bu noktada hem kamuda hem özel sektörde yeni bir farkındalık oluşmalı.
Yeni dönemde, sadece sınırları değil; sunucuları da korumak zorundayız.