Yaz mevsimi deyince hepimizin aklına deniz, güneş, kum ve tatil gelir. Bazılarımız için ise yaz ayları çok rahatlatıcıdır; çünkü büyük şehirler boşalmış, dolayısıyla da trafik rahatlamıştır. Ulaşım kolaylaşmış, yollarda harcanan zaman iyice kısalmıştır.
Bu aylarda sıcağın da etkisiyle öyle bir rehavet içine gireriz ki; bu rehavet günlük işlerimize bile yansır. Hiçbir ciddi iş yazın yapılmaz, hiçbir şey fazla dert edilmez. Hatta ve hatta sanki yazın hiç hastalanılmaz! Adeta hastalıklar, dertler ve sıkıntılar sona ermiştir ve hepsi kış aylarına aittir. Ama ne yazık ki gerçekler hiç de öyle değildir. Sağlık sorunlarıyla yaz aylarında da en az soğuk kış ayları kadar hatta daha fazla karşılaşırız. Çünkü güneş ve deniz mevsimi olan yazın kendine özgün hastalıkları vardır. Ayrıca bazı hastalıkların yaz mevsiminin ve sıcağın etkisiyle seyri değişir ve hastalık bulguları daha da ağırlaşır veya farklı bir hal alır.
Biz gastroenterologlar için de yaz ayları besin zehirlenmelerinin, paraziter hastalıkların, hepatitlerin ve reflü hastalığının şiddetinde bir artış görüldüğü dönem olarak daha da bir önem kazanmaktadır.
Besin zehirlenmeleri: Sağlığımızı tehdit eden ve pek çok besin kaynaklı zehirlenmelerin nedeni olan bakteriler ve onların toksinleri (zehirleri) özellikle sıcaklıkların artmasıyla birlikte üremek için uygun ortam bulmakta ve yaz aylarında besin kaynaklı zehirlenmelerin gürülme sıklığında artış olmaktadır. Bir başka etmen de ortamın nem düzeyidir. Nemin yüksek oluşu bakterilere elverişli bir ortam hazırlar. En sık görülen belirtiler; bulantı, kusma, karın ağrısı veya krampları, ishal, halsizlik, yorgunluk, ateştir. Besin zehirlenmelerinde bulgular genellikle ani başlar ve hastalık belirtisi 1-2 saat ile 72 saat arasında ortaya çıkabilir.
Genelde kendiliğinden bir kaç günde (48-72 saat) düzelse de bu dönemde mutlaka yeterli miktarda sıvı ve kalori alımına dikkat edilmelidir. Besin zehirlenmelerinde görülen bulantı, kusma ve ishalin şiddetine bağlı olarak vücuttan az veya çok su ve tuz (elektrolit) kaybı olmaktadır. İshal tedavisinde en iyi yaklaşım, hastanın istirahat ettirilmesi ve yeterli miktarda sıvı (temiz içme suyu “kaynatılıp soğutulmuş”, ayran, maden suyu, gazı kaçırılmış kola ve şekersiz çay vb.) almasıdır. İshal geçene kadar yoğurt, haşlanmış patates, pirinç lapası gibi besinler tüketilmeli, bağırsak hareketliliğini arttıran çiğ sebze ve meyveler tüketilmemelidir. Özellikle ishali ve bulantıyı durduracak ilaçların doktor tarafından önerilmedikçe asla alınmaması gereklidir.
Hemen belirtmek isterim ki, bazı durumlarda fazla vakit kaybetmeden doktora başvurmak hayat kurtarıcı olmaktadır. Örneğin iki günden uzun süren bulantı, kusma ve ishali olanlar, ateşi ve şiddetli karın ağrısı olan hastalar, ağızdan yeterince sıvı alamayan ya da beslenemeyen hastalar, bilinci kapalı, bitkinlik tablosundaki hastalar, kanlı ishali olanlar, sürekli yüksek ateşi olan hastalar ve hastalığın seyri sırasında sarılığı çıkanlar derhal en yakın sağlık merkezine ulaştırılmalıdır.
Parazit hastalıklar
Vücudumuza dışarıdan giren, ancak mikroskopla büyüterek görebildiğimiz küçük canlıların (parazitlerin) vücudumuzda yarattığı rahatsızlıklardır. Genelde ağır bir hastalık sebebi değildirler. Daha çok dışarıda ve uygun koşullarda hazırlanmamış gıdalar, iyi yıkanmamış meyve ve sebzeler, temiz olmayan kirli sulardan bulaşmış içme sularının tüketilmesi ve çiğ et tüketimi paraziter hastalıklara neden olmaktadır. Paraziter hastalıkların bulgularına gelince; karın ağrısı – bazen kramp şeklinde olabilir, bulantı, gaz, şişkinlik, ishal atakları, makat etrafında kaşıntı, diş gıcırdatma, ağızdan yastığa salya akması, kilo alamama ve vücutta kaşıntılı pembe renkte kabarıklıklar ve de kanlı ishaldir. Bazen de şerit (tenya) gibi bazı parazitlerin varlığında hastalar makattan külotlarına hareketli küçük parçacıkların düştüğünden yakınırlar. Hastalığa neden olan parazitin cinsine bağlı olarak kansızlık, karaciğer dalakta büyüme, barsaklarda tıkanma, akciğerler gibi diğer bazı hayati organlarda da zedelenmelere yol açabilir. Tanı için en az üç gün üst üste gaytada parazit aranmalıdır. Ancak paraziti her zaman göstermek mümkün olmamaktadır. Tedavi için başvurulan hekim uygun bir parazit ilacını seçecektir. Ancak bu grup ilaçlar kesinlikle hekimin önerdiği süre ve dozda kullanılmalı ve hastanın yakınmaları devam etse bile ilaç kullanımı kendi kendine tekrarlanmamalıdır. Bazı durumlarda ise tüm aile bireylerinin aynı zamanda ilaç kullanması gerekebilir.
Hepatit A belirtileri
Bir diğer bulaşıcı hastalık olarak yaz aylarında sık gördüğümüz Hepatit A, kendini sıklıkla ateş, halsizlik, bulantı, karnın sağ üst tarafında ağrı ve idrarda koyulaşma (demli çay görünümünde) şeklindeki belirtilerle belli eder. Hepatit A kişiler arası temasla ya da virüs bulaşmış su veya besinlerin alınması ile başlar. Virüs vücuda ağız yoluyla, özellikle yiyecek ve içeceklerle girer. Genellikle hastalık bulguları virus alımından bir-dört hafta sonra başlar.