ANKARA / Başkent’in göbeği Dikmen Akpınar Mahallesi’nde yaşanan heyelanın mağduru aileler üç yıldır çözüm beklerken, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde önceki gün alınan bir karar, süreci 2.5 yıl geriye götürdü.
Oy birliğiyle geçen Başkanlık Yazısı’na göre Büyükşehir Belediyesi’nin, daha önce ‘heyelan bölgesine yakınlığı’ gerekçesiyle karşı çıktığı arazi, Akpınar sakinleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilmek üzere Maliye Bakanlığı’na devredildi.
Üç yıl önce 8 apartmanının zarar gördüğü ve 79 ailenin mağdur olduğu heyelan, uzun süre Büyükşehir ve Çankaya belediyelerini karşı karşıya getirdi. Bir apartmanın belediye ekiplerince yıkıldığı, yaklaşık 30 ailenen ise heyelan riski olan bölgede halen oturmaya devam ettiği Akpınar’da, üç yıllık süreçte şunlar yaşandı:
İLK ÖNERİ TANIK’TAN
“2011’de Akpınar’da meydana gelen heyelanın ardından dönemin Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, sorunun çözümü adına heyelan tehdidi altındaki bölgeye yakın ‘pazar yeri’ olarak geçen alanı önerdi. Tanık, Büyükşehir Belediyesi’ne; 150 metrekaresi Çankaya Belediyesi’ne, bin 700 metrekaresi Büyükşehir Belediyesi’ne ve 7 bin 900 metrekaresi Hazine’ye ait olan bu alanı, Akpınarlılara tahsis edilebileceğini açıkladı.
GÖKÇEK ÖNERİYİ REDDETTİ
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Tanık’ın teklif ettiği alanla ilgili Akpınar sakinlerinin olumsuz görüş belirttiklerini belirterek, ‘heyelan bölgesine yakın’ gerekçesiyle pazar yeri alanını reddetti. Gökçek daha sonra, Büyükesat’ta Çankaya Belediyesi’ne ait bir arsayı önerdi. Bu kez de Tanık, ‘maliyeti yüksek’ olduğu gerekçesiyle bu teklifi reddetti.
ESAT İÇİN ‘TADİLEN ONAY’
Tartışmalar sürürken Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alınan ‘tadilen onay’ kararıyla Büyükesat’taki arazi Akpınarlılar için tahsis edilmiş oldu. Ancak, Akpınar mağdurlarının umut bağladığı Büyük Esat’taki araziyi Çankaya Belediyesi, İller Bankası’na sattı. Büyükşehir Belediyesi konuyu yargıya taşırken Akpınar mağdurları da arazinin satılmasına Akpınar’daki binalara pankartlar asarak tepki gösterdi.
TAŞDELEN’LE YENİDEN GÜNDEMDE
30 Mart seçiminin ardından Çankaya Belediye Başkanı seçilen Alper Taşdelen, Akpınar konusunu yeniden gündeme taşıdı. Taşdelen, heyelan bölgesinde yaşayanların mağduriyetinin giderilmesi adına, Akpınar Mahallesi’ndeki pazar yeri ve park arsası olarak bulunan tapulu arsaların tahsisini yaparak Maliye’ye devrettiklerini açıkladı.
BÜYÜKŞEHİR’DEN GECİKMELİ KARAR
Önceki gün gerçekleştirilen Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısının eylül ayı ilk oturumunda üç yıldır çözüm bekleyen akpınar konusu Başkanlık Yazısı’yla gündeme geldi. Oy birliğiyle geçen Başkanlık Yazısı’na göre Büyükşehir Belediyesi, 2.5 yıl önce reddetiği ‘pazar yeri’ yakınındaki park ve spor alanı kullanımlı taşınmazlarını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na tahsis edilmek üzere Maliye Bakanlığı’na devretti.
‘SÜRGÜN’ POLEMİĞİ
Öte yandan Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, gençleri her türlü uyuşturucu madde bağımlılığından kurtarmak, korumak ve rehabilitasyonlarını sağlayarak sağlıklı bir nesil yetiştirebilmek amacıyla Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı’nın görevlendirilmesine ilişkin önerge, oy birliğiyle kabul edildi.
Meclis’te, CHP Grubu ile Meclis Başkan Vekili Ali İhsan Ölmez arasındaki ‘sürgün’ polemiği de dikkat çekti.
CHP Grup Başkan Vekili Doğan Yılmazkaya, Kesikköprü ve Nallıhan’da görevlendirilen belediye personelinin dram yaşadığını öne sürerek, şöyle konuştu:
“Artık seçimler bitti kavga da bitsin. Arkadaşlarımızı ziyarete gittik, gördüğümüz tablo gerçekten içler acısı. Personelin sorunlarını dinledik. Yemek ihtiyaçlarının karşılanmadığı, bayan tuvaletlerinin arızalı olduğu, çalışanlar arasında ciddi sağlık problemleri olduğu tespit edilmiştir. Arkadaşlarımızın bir tanesinin eşi kanser. Kendisinin de tek böbreği var. Yüzde 40 iş kaybı heyet raporu var. Bu ve buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Hepinizin vicdanına hitap ediyorum. Teftişlik bir konu olabilir ama bu yapılmamalı. Lütfen belediye meclisi üyesi arkadaşlarımızın duyarlı olmasını istirham ediyorum.”
POLİTİKAYA NASIL ZAMAN AYIRDI
Meclis Başkan Vekili Ali İhsan Ölmez ise, “Çalışma barışını ‘kim nerede, ne zaman bozmuştur’ sorusunu sormaktan daha tabi bir şey olmaz” ifadelerini kullanarak, sözlerine şöyle devam etti:
“İş olmadığı halde gönderiliyoruz, çalışma koşulları kötü, eşi kanser müthiş dramatik tablolar işitiyoruz. Buna empati yapmamak insafla bakmamak insanlık dışı bir davranıştır ama şu soruyu da sizin cevaplamanız lazım. Bunca dramatik tablo içerisinde nasıl oldu da bu politikaya zaman ayırdı. Kanser illetiyle boğuşan bir adam nasıl oldu da kendisini buna verdi. Çizdiğiniz tablonun abartılı olduğunu düşünüyorum. Siyaset sonuna kadar yap, ama işyerinde yapma. Haddimizi aşıyoruz, geniş zamanda lüzumsuz siyaset yapıyoruz, arkasından bedeline gelince kaçıyoruz.”ANKARA /