ABD tarihinin en büyük teşvik paketi olan Biden mali paketi Senato aşamasından da geçti. Paket, çoğu Amerikalıya 1.400 dolar nakit yardım, salgın sırasında 9.5 milyon işten çıkarma için haftalık 300 dolar işsizlik ödemesi ve eyalet ve yerel hükümetler için 350 milyar dolarlık yardım içeriyor. Demokratlar, pandeminin sona ermesi için planın gerekli olduğunu söyledikleri için, tüm üyelerinden destek almak için son dakikada birkaç değişiklik yapmak zorunda kaldılar. Cumhuriyetçiler ise, ekonominin durumunun buna izin vermediğini iddia ederek, başka bir büyük harcama planına karşı çıktılar. Paket içeriğinde birkaç değişiklik olduğu için hafta başında önce Temsilciler Meclisi’nde tekrar onaylanacak ve ardından işsizlik yardımı programları 14 Mart’ta sona ermeden önce paketin Biden’ın masasına gönderilmesi umuluyor.
Paketin geçmesi elbette şu aşamada enflasyon açısından pozitiftir. İşsizlik yardımlarının Eylül ayına kadar uzatılması ve 1400 USD’lik maaş çekleri birçok Amerikalıya harcama yetisi kazandıracak. Bunun enflasyon yansımasını, yardımların ne kadarının harcamaya, ne kadarının finansal piyasalara, ne kadarının da tasarrufa gideceğinden anlayacağız. İlk ikisi hem enflasyon açısından, hem de hisse senetleri piyasası açısından pozitif. Bu arada Yellen’in “tahvil faizlerindeki artışın enflasyondan değil, ekonomideki toparlanmadan kaynaklandığı” sözü önemli. Kısa vadede perakende harcamalardaki artıştan kaynaklanacak enflasyon artışı, getirilerdeki artışın devam etmesine neden olabilir. Enflasyonun yakın dönemde hedef bandını aşarak bir süre üzerinde gezinmesi ihtimali var.
Bunu rakamsal olarak taçlandıracak veri seti elbette TÜFE… Çarşamba günü Şubat ayı TÜFE verileri açıklanacak. Enflasyonun manşette ayda %0,4 artış ile yıllık bazda %1,4’ten %1,7’ye yükselmesi bekleniyor. Gıda ve enerjinin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyonda ise %1,4’te sabit seyrin devamı öngörülüyor. Yani, emtia ve enerji fiyatlarından kaynaklı olarak enflasyonda artış etkisi bizi zaten belli bir noktaya taşıyor. Talep artışı, enflasyon artışının ekstrası olacaktır. Bu bakımdan, tahvil getirilerinde bizce ekonomik toparlanma kadar enflasyon beklentilerinin artışının da etkisi var. 5 yr ve 10 yr break even’lardaki hareket de bu durumu onaylıyor. Bu durumun artı olarak değerlendirilebilecek bir etkisi de, aslında reel faizin aşırı artmıyor olması. 10 Mart ve 11 Mart’ta gerçekleştirilecek 10 yıllık ve 30 yıllık tahvil ihalelerinde eski döneme göre getiri etkisinin ne derecede olduğunu görme fırsatımız da olacak. Fed toplantısı ise 17 Mart tarihinde ve Powell’ın net bir duruş ortaya koymaması, Merkez bankasının halen tahvil piyasasına müdahale etmek istememesi şeklinde yorumlanıyor. Ancak QE azaltılmayacaksa, getiri eğrisinde daha etkin bir Fed görme olasılığımız artacaktır.
Tahvil getirilerindeki duruma karşı harekete geçmesi beklenen bir başka kurum olan ECB’nin kararlarını bu Perşembe günü izleyeceğiz. Politika yapıcılar muhtemelen oranları sabit tutacaklar, ancak artan tahvil getirilerine karşı koymak için varlık alımlarının hızını artırabilirler. Aralık ayı teşvik paketiyle ekonomik toparlanmaya yönelik bir bağıntı kurulması amaçlanmıştı, ancak tahvil getirilerindeki artış işi zorlaştırıyor. Artı olarak, ekonomik büyüme dinamikleri ve hızları oldukça farklı olmasına rağmen Euro bölgesinde merkez bölge (Almanya) faizleri ABD faizlerine son dönemde çok korele. Bu durumda da, yüksek faizler finansman koşullarının gereksiz yere sıkılaşmasına neden oluyor. ECB, bu Perşembe PEPP programının amacını ve doğrultusunu değiştirmeden esneklik payını kullanabilir ve net alımları artırma yoluna gidebilir. Çarşamba günü yayınlayacağım preview yazısında bu beklentileri daha fazla detaylandıracağım.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı