Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmiş olmasının ortaya çıkmasını “Yargı şu anda savunma konumundadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesini değerlendirdiğimizde yargının savunma konumuna düşürülmesi son derece sıkıntı vericidir. Bunu tüm yargı mensupları olarak hep beraber yaşıyoruz. Umarım ki bundan sonra yargıyla ilgili konularda son derece duyarlı ve dikkatli davranılır. Çünkü bu, Türkiye’nin geleceğiyle, sistemin geleceğiyle doğrudan bağlantılı bir durumdur” dedi.
Özbek, Yargıtay Başkanlar Kurulu toplantısının ardından Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ve Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında açılan soruşturmalar ve dinlemelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Dinleme olaylarının son zamanlarda giderek artan bir şiddetle süregeldiğini ve toplumda sade vatandaşın dahi dinlendiği, izlendiği paranoyasını yarattığını, kurumların kanunsuz dinlemelerle karşı karşıya kaldığını belirten Özbek, HSYK’nın bu konularda çok hassas olduğunu ifade etti.
“Ancak karar mekanizmasında bulunduğumuz birçok olay nedeniyle de gerekli açıklamaları ve önümüze henüz gelmemiş olaylarla ilgili olarak da bir değer yargısı koyma durumunda değiliz” diyen Özbek, Kaçmaz ve Eminağaoğlu’yla ilgili olarak HSYK’ya henüz bir şey intikal etmediğini bildirdi. Özbek, olay disiplin yönünden HSYK’ya intikal ettiğinde bu yolda gerekli çalışmaları yapacaklarını ve değerlendirmelerini paylaşacaklarını açıklayan Özbek, “Bunun bir an evvel disiplin yönünden, beklemeden sonuçlandırıp gerek kamuoyunun tatmin edilmesi, gerek bu arkadaşlarımızın hakkında Hakimler Kanunu’na göre de gerekli değerlendirmeyi yapabilmek, işi ortada bırakmamak adına da bir an önce kurumumuza intikalini bekliyoruz” dedi. Dinlemelerle ilgili de konuşan Özbek, şöyle konuştu:
“Biz geçtiğimiz Haziran ayında dinlemelerin hukuki dayanağının olması gerektiği, özellikle Adalet Müfettişlerinin başvurusu üzerine yapılan dinlemelerde sadece Teftiş Kurulu Yönetmeliğine dayanmış olması sebebiyle kanuna aykırı bir durum olduğunu düşünerek ortaya bir yargı koymaksızın, çünkü o yargıyı koyacak olan mekanizma yargı kuruluşudur, onun da bu noktada temsilcisi Yargıtay’dır, Kurul gündemine alarak dedik ki; ‘Adalet Başmüfettişlerince yapılan dinlemeler kanuna uygun mudur, değil midir, bunu yargı süzgecinden geçirin.’ Bunun yargı süzgecinden geçirilmesinin yolu da Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 309. maddesindeki kanun yoluna başvurmadır.
Burada görevli olan Adalet Bakanımızdır. Kendisi kurulun başkanıdır. Bu yolda Yargıtay’a götürülmesi konusunda kurulun aldığı kararın da bugüne kadar Yargıtay denetimine sunulmadığını öğrenmiş bulunuyoruz. Dinlemelerin de sürdürüldüğünü görüyoruz. Bu işin de takipçisi olacağımızı sizlere ifade etmek istiyorum.”
-HAKİM VE SAVCILARA DAHA ‘HASSAS DAVRANMA’ ÇAĞRISI-
Müfettişler tarafından yapılacak başvurulara dayanarak verilen kararlarda hakimlerin birtakım endişeleri taşıdığı, müfettişin talebini geri çevirmede birtakım sıkıntılar yarattığı izlenimini her zaman duyduklarını dile getiren Özbek, yargı mensuplarına da şu çağrıda bulundu:
“Tüm teşkilatımızdan beklediğimiz, istediğimiz şudur: Hiçbir kaygı, hiçbir endişe altında kalmadan kendilerine intikal eden bu ve benzeri başvurularda adil yargılanma hakkı, insan hakları, özellikle yasaya uygun kararların üretilmesi bakımından çok hassas davranmaları gerektiğini bekliyoruz. Kendilerinden buna uygun davranmalarını da istiyoruz.
Sanırım teşkilatımız bundan böyle daha da hassas davranacaktır. Bir kısım kişiler belki bu söylemi hakim ve savcılara karşı bir talimat gibi değerlendirebilir. Ancak sizlerin de tanık olduğunuz bazı olaylarda hakimlerimizin dinleme kararlarını verirken kendi telefon numaralarını da yazdıkları, özenli davranmadıkları ve gerekçesiz, isimsiz, yanlış birtakım sonucu telafi edilemeyecek dinleme kararları verdiklerini hepimiz gördük ve yaşadık. Bu tür şeylerin tekrarını önlemek için bunu ifade ediyorum. Yargı şu anda savunma konumundadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesini değerlendirdiğimizde yargının savunma konumuna düşürülmesi son derece sıkıntı vericidir. Bunu tüm yargı mensupları olarak hep beraber yaşıyoruz. Umarım ki bundan sonra yargıyla ilgili konularda son derece duyarlı ve dikkatli davranılır. Çünkü bu, Türkiye’nin geleceğiyle, sistemin geleceğiyle doğrudan bağlantılı bir durumdur.”
Özbek, “Savcıların, hakimlerin, Yargıtay’ın dahi dinleniyor olması nasıl bir durum?” sorusu üzerine “Normal bir durum olsaydı bu soruyu sormazdınız” dedi. “Şüpheye dayalı dinleme kararı verilebilir mi?” sorusu üzerine ise Özbek, salt şüpheye dayalı dinlenmenin olamayacağını, bunun koşullarının Ceza Kanunu’nda belli olduğunu belirten Özbek, evraklar kendilerine intikal etmediği için bir değerlendirme yapamayacağını söyledi.
HSYK’nın son zamanlardaki birkaç uygulamasında ilke olarak kabul ettikleri bir konu olduğunu açıklayan Özbek, “Salt dinleme kayıtlarına dayanarak herhangi bir disiplin işlemi yapılmasını uygun görmüyoruz. Öncelik bizim açımızdan maddi delillerdir. Kurul olarak bu uygulamayı sürdüreceğimizi sizlere bildiriyorum” dedi.
-“ADALET BAKANI HSYK KARARINI HALA UYGULAMIYOR”-
Öte yandan, HSYK’dan yapılan yazılı açıklamada da son zamanlarda kamuoyunu yoğun şekilde meşgul eden ve sade vatandaşlarda dahi dinlendiği ve izlendiği endişesi yaratan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile ilgili uygulamaların HSYK tarafından dikkatle takip edildiği bildirildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Türkiye’de böyle bir korkunun yaratılmış olması günlük yaşamda bile insan haklarının ihlali demektir. HSYK Adalet Bakanının emri ve onayı ile Bakan adına görev yapan teftiş kurulan bağlı Adalet Müfettişlerinin talebi üzerine CMK’nın 135. maddesi kapsamında Hakim ve Cumhuriyet Savcılarına ait telefonlarla ilgili iletişimin tespiti, dinlemesi ve kayda alınması yolunda mahkemece verilen kararın kanun yarına bozulması için Yargıtay başvurulması yönünde 11 Haziran 2009 tarih ve 331 sayılı kararı almıştır. Bu kararın gereği Adalet Bankınca bugüne kadar yerine getirilmediği gibi bu konuda yüksek kurula herhangi bir bilgi de verilmemiştir. Kanun yararına bozma yoluna gitme Adalet Bakanına tanınan bir hak değildir. Verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı konusunda Yargıtay denetimine başvurulmasını isteyen HSYK Anayasal bir kuruluştur. Adalet Bakanının bu durumu kabul edilemeyen ve anlaşılamayan bir tutum olup kanun yarına bozam başvurusunda bulunmanın sadece Adalet Bakanının takdirine bırakıldığı görüşü ile açıklamak mümkün değildir. HSYK bu durumun takipçisi olacaktır.”