ANKARA / Yakınlarının kanser hastalığına yakalanması üzerine, nükleer tıp sektöründe araştırmalara başlayan Avukat Uğur Poyraz ve Endüstri Mühendisi Erhan Görgel, öncelikle bu alanda faaliyette bulunmak için Kamrusepa-Samyoung Nükleer Ürün. Med. San. ve Tic. AŞ - Radyoizotop Üretim Tesisi isimli bir şirket kurdu.
Şirket CEO’su Erhan Görgel, “Know-how’ını yani fikirlerini satın aldığımız Güney Koreli Samyong şirketi, bize tesisi kurduktan ve çalışmaya başladıktan sonra yüzde 30’luk ortaklık teklif etti. Bunda bizim kalite standartlarımızı yüksek tutmamız etkili oldu. Bu ortaklık nükleer tıp alanında, ülkemize gelen ilk ve tek doğrudan yabancı sermaye yatırımıdır” dedi.
Sosyal sorumluluk projesi olarak başladıkları nükleer tıp alanındaki üretimleriyle, Türkiye, Orta Doğu, Doğu Avrupa, Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika’yı içine alan, 21 ülkeyi kapsayan geniş coğrafyadaki iki üreticiden birisi konumuna yükseldiklerini kaydeden Görgel, Güney Koreli şirketin kendilerine yeniden ortaklık teklif ettiği süreci şöyle anlattı:
TIPLA ALAKAMIZ YOKTU
“Bir yakınımızın kanser hastalığına yakalanması üzerine ilk defa kanser ve gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kaldık. Tedavi süreci sırasında neler yapabileceğimizi araştırırken, aslında Türkiye olarak kanseri yenebilecek olan nükleer tıp alanında ne kadar geri ve çaresiz olduğumuzu gördük. Aslında birimiz avukat, diğerimiz endüstri mühendisi. Herhangi bir alakamız olmamasına rağmen, nükleer tıp ve altyapılarını görmek için onlarca ülke gezdik. Çeşitli seminerlere katıldık. Kendimizi en iyi şekilde hazırladıktan sonra, son gittiğimiz fuarda, Güney Koreli şirkete neler yapabileceğimizi anlattık. Bize inandılar ve sonuna kadar destek oldular. Bu anlaşmayı yaptıktan sonra tesis çalışmalarımız hızla başladı. Gölbaşı Ankara Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde inşaat başlarken, biz de nükleer tıp bölümlerinde okuyan genç beyinleri eğitimlere yolladık.
EN İYİSİNİ YAPMAK İSTEDİK
Nükleer tıp alanında çalışmış eleman yerine gençleri tercih etmemizin amacı, üretimin yanı sıra teknoloji geliştirmekti. Ar-Ge çalışmalarıyla bir adım daha ileriye gidebilmeyi amaçlıyoruz. Bu fikirlerle yola çıkıp tesisi kurduk. Dünya standartlarında, E Klas’tan başlayıp, A Klas’a kadar giden kalite derecelendirme sistemi var. Biz Koreli şirketin bizden bazı bölümlerde istediği C Klas seviyedeki sistemleri, kurduğumuz genç beyin takımıyla üretimden, nakliyeye kadar A Klas seviyesine yükselttik. Bu sayede fikirlerini satın aldığımız Koreli şirket bizimle yüzde 30 ortak ortaklık imzaladı. Nükleer tıp alanında doğrudan ortaklık alan ilk ve tek özel şirketiz.”
ÖNYARGIYI PARÇALAYAMADIK
Nükleer tıbbın dünyanın geleceğini belirleyeceğinin altını çizen Görgel, “İyi ve bağımsız kuruluşların denetlediği tesislerin diğer fabrikalardan farkı yoktur” diyerek şunları söyledi:
“Türkiye’de işin isminin içinde nükleer geçiyor olması bile insanları itiyor. Nükleer alana eğilim bu nedenle yavaş oluyor. Biz atomu parçalıyoruz ancak ön yargıları parçalayamıyoruz. Eğer doğru bir denetim ve kalite standardı oturtulursa, bir nükleer tesisin normal bir fabrikadan farkı yok. Örneğin bizim üretim tesisimizden dışarıya salınan hava bir ameliyathaneden salınan havayla aynı seviyede” dedi.
GÜVENLİK ÜST DÜZEYDE
Nükleer Tıp Tesisi’nde güvenlik son seviyede tutulurken, kapı geçişleri parmak iziyle sağlanıyor. Her birim çalışanının ayrı ayrı kodlandığı üretim laboratuvarında, bölümler arası çalışan geçişi yasak. Tesis içerisinde en ufak bir hava değişimine kurulan sistem anında oluşan duruma müdahale ederken, tesiste her şeyin iki yedeği bulunuyor. Vardiyalı şekilde 7/24 üretimin sürdüğü tesis, termal kameralarla izleniyor.ANKARA /